20- Yüzleşme

62.4K 2.6K 717
                                    

Herkese yeniden merhabalar👋

Uzunca bir bölüm oldu yine. Bol bol satır arası yorum yapıp, beğenmeyi unutmayacağınızı umuyorum 🧡

Alıntı ve duyuruları da instagram ( msevdaas ) ve twitter (hikayecinsan / M. Sevda ) hesaplarımdan yapıyorum 🥰

Herkese keyifli okumalar 🌸 Çok daha güzel bölümlerde görüşmek üzere 🧡

'Serçenin ölmesinde bile bir bildiği vardır kaderin. Şimdi olacaksa bir şey yarına kalmaz, yarına kalacaksa bugün olmaz. Bütün mesele hazır olmakta. Madem hiçbir insan bırakıp gideceği şeyin gerçekten sahibi olmamış, erken bırakmış ne çıkar, ne olacaksa olsun!' Der William Shakespeare. Kainattaki her şeyin bir manaya sahip olduğunu, birbiri ardına örülü bir iplikten ibaret olduğunu dile getirir.

Şimdi, son ve sonsuzluğun arasında tek bir soruyla bocalarken zihnimde dönüp duran tek şey bu dizilerdi. Cevabım belliydi. Belli olmalıydı. Benim tek çıkışım Arslan'dı çünkü.

Oysa buna rağmen duraksamış, en büyük sığınağım olan sessizliğe sığınmıştım. Bu korktuğumdan değildi. Şüpheye düştüğümden, ne istediğimi bilmediğimden. Sadece çok büyük bir duygu karmaşasının içerisindeydim. Mutlu olmaktan utanıyordum. Çekiniyordum.

"Ahsen?" diye dakikalar sonra sesinin duyurdu bana. Dikkatle gözlerime baktıktan sonra eğdiğim kafamı kaldırdı, göz yaşlarımı sildi. Yüzüne çok da sahici olmayan bir gülümseme kondururken devam etti. "Korkmalı mıyım?"

Korkmalı mıydı? Hayır. O tüm benliğini benim için böyle gözler önüne sererken onu reddetmem, içten içe hayalini kurduğumdan bile haberim olmadığım bu anı görmezden gelmem mümkün değildi.

Bu yüzden güldüm onu rahatlatmak için. Gözlerimdeki yaşların yanında biraz komik dursa da buna aldanmadan kafamı salladım hayır dercesine.

"Sen yoksa..." dedi gözlerini kısarken. "Diz çökmemi mi bekliyorsun?"

Beni içine hapseden tüm kara bulutlar aynı saniye dağılırken içten bir kahkaha firar etti dudaklarımın arasından. Arslan'ın duraksamasına, gözlerine sevginin yansımasına sebep oldu.

"Hayır..." dedim sonunda ağzımdan bir kelime çıkmasını sağlayarak. Alyansları avuçlarının arasından bana uzattığı elli tuttum. "Çökme. Biz seninle hep böyle ayakta kalalım." Cevabımı gösterircesine onun alyansını aldım. Boşta kalan eline uzandım, büyük bir özenle parmağına taktım yüzüğü. "Beraber..."

Arslan'ın önümde diz çökmesine gerek yoktu. Daha önce sorunlu bacağım için hiç üşenmeden defalarca çökmüştü çünkü. Bundan gocunmayacağından, yeri geldiğinde kendinden ödün verebileceğinden emindim.

Bu yüzden böyle bir beklentim yoktu.

"Yani?" diye hiç eksilmeyen heyecanı ile konuştu. Tam anlamıyla cevabını anlamadan rahatlamayacaktı. Bu hali yeniden güldürdü beni. "Yani..." dedim onu bekletmek, kızdırmak istercesine. "Evet!" yüksek bir sesle, kararlılıkla söylediğim kelimenin ardından elimi gösterdim. Benim aksime hala yüzüğü takmadığı elimi. "Evet, evet..."

Bunu zaten bekliyordu ancak benden duymanın tarifi bambaşka olacak ki yüzünde daha önce görmediğim bir gülümseme yer aldı. Vakit kaybetmeden, sanki her an aksini söyleyecekmişim gibi hızla taktı sade, gösterişten uzak yüzüğümü. Sonrada tuttuğu elimi bırakmadı. Defalarca dudaklarını kondurdu, elimin üstüne.

MÂHPAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin