Selamlarr 👋👋
Kısaca satır arası yorumları ve beğenileri hatırlatıp keyifli okumalar diliyorum 🌙🌸
Gözlerimi kırpıştırdım şaşkınlıkla. Yanlış mı anladım yoksa anlamlandıramadım mı emin olamadım. Kalbim yaşadığım anın korkusuyla ritmini artırmaya başladığında ben hala aynı afallamış ifadeyle bakıyordum Cennet teyzeye.
"Nasıl?!" dediğinde benden önce davrandı Arslan. Kararan yüz ifadesiyle annesine bakarken, annesi ağladı ağlayacaktı.
"Bilmiyorum ki bende oğlum. Cihanlar bir şey bilmediklerinden onları arayıp davet etmişler düğüne." Onun da kalbi hızla atıyor olacak ki elini düzeltmek ister gibi göğsüne koymuştu. "Gülserende hiç söylemedi bana. Şimdi de kapıda baban ilgileniyor. Git haber ver diye uyardı beni de."
Arslan çok kısa bir süre ne yapacağını düşündü. Gözleri annesi ve benim aramda gidip gelirken ben hala bir tepki verememiştim.
"Gelsin" dedi sonunda beklediğim tepkiyi verirken. "Gelsin amınakoyayım. Alabiliyor mu Ahseni görelim"
Beni kaçırmasını, gizlemesini beklerken bu tepkiyi asla beklemiyordum. Gözlerim şaşkınlıkla açılırken bana dönüp yaklaştı.
"Korkma sende" dedi o güven veren sesiyle. "Baban bile olsa seni almasına asla izin vermem."
Kafamı hayır dercesine sallamıştım ama hala ağzımdan reddedecek tek bir kelime çıkmamıştı. Zaten benim yerim söze giren kişi Cennet teyze olmuştu.
"Ne diyorsun oğlum sen?" dedi korkuyla. "Saçmalama. Al Ahseni götür buradan."
"Anne neyi gizliyoruz?! Başlatmayın saklanmasından, kaçmasından." Öfkeyle sesi yükselirken etrafımızdaki insanları umursamamıştı. Fakat biz Arslanın hemen ardından bize yaklaşan Bade olmak üzere herkesin umrundaydık.
"Bu kızı evlendiriyordu!" dedi Cennet teyze kızarak. Ama o Arslanın aksine sesini özellikle kısmıştı. "Yeniden alıp götürse ne yapacağız?"
"Ben buradayken mi yapacak onu?" Alnındaki damarlar sinirden ortaya çıkmış, bedeni son derece gerilmişti. "Sıkar o biraz."
Gözlerim doldu. Kendimi kimsesiz hissettiğim şu dakikada her daim ardımda olduğunu hissettirdiği bu sözleri ilaç gibi gelmişti. Yüreğim az da olsa ferahlamıştı.
Kahveleri gözümden akan bir damla yaşa takıldı. Ağır ağır yutkundu. Belki de bana ağır geldi.
"Arslan abi?" dedim zor duyulan sesimle.Koluna dokundum. "Beni buradan götürür müsün?"
Sözlerim duraksattı onu. Belki onu duraksatan geçen günü hatırlattırcasına söylediğim 'abi' kelimesiydi. Bilemiyordum. Fakat her ne ise kısıtlı zamanımızın olduğunu unutturdu ona.
"Ahsen.." sesi beni ikna etmek ister gibiydi. "Eğer korkuyorsan..."
İzin vermeden kafamı salladım hayır dercesine hızla. Korkmuyordum. Onun beni her koşulda koruyacağını biliyordum. Benim tek isteğim öyle bir durumun içine girmemekti. Bana yardımcı olan, koruyan bu aileyi daha fazla zor duruma sokmamak adınaydı.
"Lütfen.." biraz daha kalırsam ardı ardına yol olacak yaşlarıma engel olamayacaktım.
"Ahsen haklı oğlum." İkna etmek istercesine devam etti. "Bak Ahseni düşün. Bunca insanın içinde olmaz!" Gözlerini yeniden etrafta gezdirdi. "Hem Cihanın düğünde de çıkarmayalım bir olay, kaçmasın tatları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHPARE
Narrativa generale"Çok mu seviyorsun?" diye sordu Arslan dayanamayarak. Ahsen ise usulca salladı kafasını. "Tamam, gel o zaman." Elini bırakıp Ahsenin korkuyla yere bıraktığı bisiklete yöneldi. Bisikleti kaldırdığında aklından geçenden emin olamadı. Bu bisiklet ikisi...