27- Affet

51.7K 2.4K 676
                                    

Herkese yeniden merhabalar sonunda kavuşabildik 😍

Küçük yıldıza basıp satır arası yorumlar yapmayı diyerek küçük hatırlatmamı yapıyorum ve sizi daha fazla bekletmiyorum. 🧡

Instagram: msevdaas
Twitter: hikayecinsan/ m.sevda

Duyuruları, alıntıları bu hesaplar üzerinden yapıyorum. Aklınıza takılan, sormak istediğiniz bir şey olursa, sohbet etmek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz 🌸

Keyifli okumalar 🧡

Bedenim üzerindeki tonlarca ağırlığın altında uyumak için direniyor, gözlerim ışığa muhtaç bir tavırla aralanmak için çırpınıyordu. Gecenin izleri ise midemdeki büyük bir yangınla kendini gösterirken uyumak için deliren o yanımı susturup kalkmak adına hareketlendim.

Yerimden hafifçe doğruluğumda başımdaki şiddetli ağrıya rağmen gözlerimi odada gezdirmek oldu ilk işim. Arslan'ın olmayan varlığıyla bedenime yayılan huzursuzluk, üzerimdekilerin değiştiğini fark etmemle yerini uzun sıkıntılı bir soluğa bıraktı.

Üzerime atılan örtüyü hafifçe kenara çekerken ellerim değişen kıyafetlerimde gezmişti. Saatler önce yaşadığım küçük patlama ile geçirdiğimiz dakikalar benim midemin mücadelesine daha fazla karşı koyamayışım ile sonuçlanmıştı. O anlar yetmiyormuş gibi birde dakikalarca banyoda uğraştırmıştım onu. Bu da beni kesmemiş olacak bir de kıyafetleri eklemiş, öyle uğraştırmıştım üstüne.

Derin sayılabilecek bir soluğu özgürlüğe kavuştururken kafamı geriye attım. Her geçen dakikam kasvet doluydu sanki ve ben artık bu durumdan çok yorulmuştum. Konuşulmamış şeylerden, hala çözülmeyen bilinmezliklerden, bu ayrılıktan... Çok yorulmuştum ve bir an önce bir çözüme kavuşturmak istiyordum artık.

Zihnimde bunun için aradığım çözüm yolları ile kalkarken başım hala üzerinde koca bir tepki taşıyormuşçasına ağırdı. Gözlerimin bulanıklığı da buna eşlik ediyordu ancak ben buna aldanmadan çoktan evin içerisinde Arslan'ı aramaya girişmiştim bile. Zaten küçük sayılabilecek evde olmadığını anlamam ise yalnızca dakikalarımı almıştı. Ufak bir huzursuzluk bir anlık göğsüme çöreklense de beni o halde bırakıp gitmeyeceği gerçeği ile aynı saniye dağılmıştı. Bunun hemen ardından ise adımlarım kendiliğinden sakince mutfağa yönelmişti.

Keza haklı olduğumu da mutfağın balkona açılan kapısının açık gördüğümde anlamıştım.

Arslan balkona yerleştirdiğimiz küçük masada sırtını sandalyeye dayayarak oturuyordu. Aslında çıplak ayaklarımdan olsa gerek son derece sessiz ilerlesem de o daha ilk saniye fark etmişti beni. Görüş açımdaki sırtının yerini hemen gözleri alırken taraklı sesiyle "Ahsen?" diye ayaklanmıştı yerinden. Gözleri bir sorun olup olmadığını ararcasına üzerimde gezinmişti. "Ne oldu?" dediğinde ise tam karşımda durmuştu. "İyi misin?"

Dudaklarımda küçük bir kıvrım oluşurken iyi olduğumu gösterircesine kafamı salladım. " İyiyim." Dedim bir de dile vurarak. "Seni merak ettim sadece."

Elindeki sigaranın dumanı aramıza dolarken gözlerinden geçen ifade yüreğimdeki taşıyamayacağım yüklerin adıydı. Sessizliğini sözlerim karşısında bozmasa da gözlerimin sigarasına takıldığının bilincinde tek adımda masaya yaklaşmış, söndürmüştü sigarasını. Benim yanımda içmezdi ancak bedenim yine de huzursuzlukla gerildi. Ciğerlerine çektiği o zehrin sebebi bendim ve ben bundan nefret ediyordum.

"Buradayım ben." Dedi tok sesiyle. Gözlerindeki kızarıklığın farkında olmadan konuştu. "Uykun açılmadan dön hadi sen."

Zorlu bir yutkunuş eşliğinde gözlerimi ondan çekemezken "Konuşmak istiyorum Arslan." Dedim netlikle. Aydınlanmak üzere olan havaya baktım, halime aldanmadım. "Vaktin çok da bir önemi yok."

MÂHPAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin