22- Güven

53.4K 2.4K 796
                                    

Herkese yeniden merhabalar 👋

Uzunca bir bölümle yeniden geldim. Beğeneceğinizi, okurken oy vermeyi ve satır arası yorumlar yapmayı unutmayacağınızı umuyorum 🧡

Duyuru ve alıntıları instagram (msevdaas) ve twitter (hikayecinsan / M.Sevda ) adreslerim üzerinden yapıyorum. Twitterda Mahpare etiketini kullanmayı unutmayalım çünkü diğer türlü tesadüfen görüyorum ahsjsjs 🧡

Herkese keyifli okumalar 🌸

Parmağımdaki yüzükle oynarken bunun verdiği sıra dışı huzuru tattım. Her baktığımda hatta tenime her değdiğinde içimde bir anda beliren bahar, aldığım en huzurlu soluklarında sebebiydi aynı zamanda. Hiç batmayacak bir güneş, ışığıyla aydınlatıyordu sanki ömrümü. Abime artık kaybetmek yok dediğim o yerdeydim sanki. Ve aslında bir yanım deli gibi korkuyordu. Adını sevda koyduğum bu adamı kaybetmekten, bir düş misali veren şu günlerden olmaktan.

Bunun düşüncesinin şu günüme gölge vurmasını izin vermemeye çalıştım. Her zihnimde yeşerdiğinde olduğu gibi onu öteledim ve derin bir nefes alarak elimdeki kitaplarla dolu poşeti daha sıkı tuttum.

Birkaç haftadır ufaktan başlayıp ruh halimden ötürü olsa gerek bir türlü oturtamadığım ders çalışma maratonuma bugün itibariyle yeni bir soluk getirmek istemiştim. Belki bu sene için çok geçti ancak şansımı denemekte fayda vardı. Daha planlı ve ciddi bir çalışma olmadan emeklerimin hepsi boşuna giderdi ve ben bundan ziyade bana güvenen insanların yüzünü kara çıkarmak istemiyordum. Ekstra bir masraf olduğum şu günlerde hem abime karşı hem de başından beri bir kez olsun sorgulamayan Arslan'a karşı bir sorumluluk hissediyordum.

Derin bir soluk çektim içime. Böyle anlarda böyle bir bacağa sahip olduğum için içimi kaplayan öfkeye sahip çıkmaya çalıştım. Alışmıştım. Kendimi tanıyor, çizgimi biliyordum. Buna rağmen Arslan'a haber vermemek benim hatamdı. Aldığım her şeyin ödemesini yapacağından adım kadar emin olduğumdan haber vermemiştim ancak en azından dönüşte verseydim diye düşündüm. Bu kadar sürünmeyeceğime emindim.

"Hadi bakalım." deyip evin olduğunu sokağa hareketlenmek istedim. "Ahsen?" diye duyduğum ses ile birlikte ise durmak zorunda kaldım.

Arkamı döndüğümde Yusuf abiyle karşılaştım. Güneş gözlüklerini beni gördüğü dakika indirirken yüzündeki minicik diyebileceğim bir gülümseme ile yaklaştı bana doğru.

"Nasılsın?" dedi tamamen karşımda dururken. Elimdeki poşetler dikkatini çektiğinde usulca yere indirip öyle yanıtladım onu. "İyiyim Yusuf abi sağ ol sen nasılsın?"

"Bende iyiyim de..." dedi gözlerini yeniden poşetlere gezdirip kaşlarını çatarak. "Hayırdır?"

Kaküllerimden olsa gerek alnımda ufak boncuk boncuk terler oluşmaya başlarken gülümsemeye çalıştım. "Başlıyoruz işte bir yerden." dedim aslında onun da bildiği konuda çok açıklama yapma gereği hissetmezken.

Dudaklarını birleştirip kafasını ağır bir edayla salladı. Artık ona baktığımda aklıma sadece Yağmur'un geliyor olmasını engelleyemiyordum. Hatta içimde onu gördüğüm dakika oluşan sırıtma isteği de bundandı.

"Ee hadi o zaman yardım edeyim sana." dedi elindeki poşetleri almak için doğrularak. Geri çekilip izin vermek istemediğimde de kızdı. "Ahsen ver şunları. Seni bunlarla eve gönderecek halim yok ya."

"Yolunu uzatacaksın ama." dedim aslında içten içe taşımasının işime geleceğini bilmeme rağmen. Ki gerçekten de öyleydi. Bizim evin sokağına girerse yolunu boştan yere uzatmış olacaktı.

MÂHPAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin