Herkese merhabalar ✋ Sıcacık bir hikaye ile içimiz ısınsın istedim. Arslanı da Ahseni de çok seveceğinize eminim 🧡 Keyifli okumalar 🙏
Düzenlerken atılan tarihler gitti ama yeni başlayanlar buraya başladığı tarih bırakabilir🌙
9 Kasım 2020 - 13:00Yavaş, sakin adımlarla ilerledim ezbere bildiğim yoldan. Aksak bacağım elimde taşıdığım poşetlerin yükünü ağırlaştırsa da her zamanki gibi görmezden geldim onu. Bununla yaşamaya alışmıştım çünkü. 22 senelik hayatım boyunca kâh o beni ezmişti kâh ben onu. Her seferinde günün sonunda bunun bir kazananı olmadığını yatağa girdiğimde çektiğim ağrılar ile anlamıştım.
Ömrümün yarısını Bursa'nın pek de küçük sayılmayacak bu mahallesinde geçirmiştim. Dedikodunun bol olduğunu, insanların namus bekçisi kesildiği çok da sevimli bir yer değildi burası. İstanbul'dan Bursa'ya taşındığımızdan beri kirada otursak da ayrılmamıştık ne bu mahalleden nede bu evden. Yüreğimin bir parçası İstanbul da ardımda bıraktıklarımda kalmış olsa gerek ki her seferinde burası ile kıyaslıyor, sonra tekrar tekrar soğuyordum buradan.
Çıktığım yokuşun beni ve bacağımı yorduğunu hissettiğimde duraksadım. Derin derin nefesler içime çekerken niyetim az da olsa dinlenmekti.
"Ahsen?" birinin bana seslendiğini duyduğumda hareket etmeden döndüm ona doğru. Gelen annemin arkadaşlarından Sevim teyzeydi. "Nasılsın kızım?"
"İyiyim Sevim teyze sağol sen nasılsın?"
"Nasıl olayım yavrum iyiyim bende." Dedikten sonra tam karşımda durmuştu. "Ben bir şey duydum aslında onu soracaktım sana." Ağzında gevelercesine konuştuğunda bir derdi olduğunu anlamıştım. Soracağı şeyin klasik şeylerden biri olduğunu düşündüğümden rahatlıkla konuştum. "Sor Sevim teyze, buyur."
"Evleniyormuşsun."
Kaşlarımı çatıp, gözlerimi kıstım. "Ne yapıyormuşum?"
"Evleniyormuşsun işte kızım." Dedi gerçekten anlamamışım gibi. "Geçen aylarda istemeye gelen adama haber yollamışsınız. Baban anlatmış Salih amcana."
Duyduklarımın yanıldığım olmasını umarken bir an nefessiz kaldığımı hissettim. Buna rağmen telkinlerde bulundum kendime. Belki de Sevim Teyzenin her zamanki gibi dedikodu merakıyla uydurduğu yalandan başka bir şey değil diye geçirdim içimden. Peşin hüküm vermek istemedim.
"Salih amca yanlış anlamış demek ki." Dedim sesimin olabildiğince titrememesine özen göstererek. "Abim gereken cevabı verdi onlara, biliyorsunuz sizde."
Sonlara doğru öfkeli çıkan sesime engel olamadım. "Kızım ben biliyorum da baban karar değiştirmiş. Bende hayırlı olsun demek istemiştim ama belli ki senin haberin yok." Kendinden emin tavrı sinirimi bozarken devam etti. "Eve gidince sor yavrum."
"Yok diyorum zaten Sevim teyze!" Dediğimde bağırmama engel olamamıştım. "Ne uzatıyorsun daha fazla?"
"Ne böğürüyorsun kız duyduğumu dedim bende!"
"Deme o zaman! Bir tut şu dilini, sokma burnunu insanların işine." Sesimden öfkem yeterince anlaşılırken onun saydırmalarını dinlemedim. Dinlemeye devam edersem bütün mahalleliyi başımıza toplayacağını biliyordum çünkü.
Az evvel yorgunluktan ağrıyan bacağım da nasibi almıştı bütün bedenime yayılan öfkeden. Aylar önce ağabeyimden bile büyük, öğretmen bir adam beni istemek için gelmişti. Beni nereden gördüğü, beğendiği muammaydı elbette ama bu işin içinde babamın parmağı olduğunu hepimiz biliyorduk. Neyse ki abim geldiklerinde onlara da babama da ağzının payını vermiş evlilik konusu o günden sonra bir daha gündeme gelmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHPARE
General Fiction"Çok mu seviyorsun?" diye sordu Arslan dayanamayarak. Ahsen ise usulca salladı kafasını. "Tamam, gel o zaman." Elini bırakıp Ahsenin korkuyla yere bıraktığı bisiklete yöneldi. Bisikleti kaldırdığında aklından geçenden emin olamadı. Bu bisiklet ikisi...