Bir hafta sonra
Sadullah ve Soner İstanbul'a dönmüş, Gülay Songül'lerde kalmaya devam ediyordu Songül'e destek için.
Songül sabah uyandığında Güney işe gitmek için hazırlanıyordu.
Songül:
"Güney.." dedi gözlerini ovup. "Hemen mi çıkacaksın?"
Güney:
"Hazırlanıp çıkarım güzelim."
Songül:
"Sandviç falan hazırlayım mı?"
Güney:
"Yok yok yat dinlen sen. Ben yerim dükkanda bir şeyler."
Songül:
"Pelin uyuyor mu?"
Güney:
"Az önce uyandı. Annem bakıyor."
Songül:
"Annem de perişan oldu ya... Ama inan hiç halim kalmıyor gece ikiye üçe kadar zor dayanıyorum."
Güney:
"Alışacağız güzelim." diye gülümsedi. "Acıkmıştır getireyim mi?"
Songül dağılan saçlarını düzeltip yatağa oturdu.
"Ben gidip bakayım bi."
Güney hazırlanıp salona geldiğinde Songül kızının karnını doyuruyordu.
Güney:
"Acıkmış mı benim kızım." dedi Songül'ün göğsünün üstünde duran kızının minik eline bir öpücük kondurup.
Bu sırada Gülay içeri girmişti.
"Oğlum tost yapmıştım. Mutfakta.. Ye de öyle çık."
Güney:
"Niye zahmet ettin anne?"
Gülay:
"Olsun aç aç gitme..."
Güney gülümsedi.
"Sağol valla. Hakkını nasıl ödeyeceğiz? Çok yoruluyorsun."
Gülay:
"O ne demek oğlum. Yorgunluk falan gözümde değil. Torunuma doyuyorum ben."
Songül:
"Gördün mü Güney direkt pabucumuz dama atıldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Tutulması
FanfictionKalp tutulmuştu bir kere... Vazgeçmeye çalışsa da o çekik gözleri söküp atamıyordu kalbinden.