Önce bir beğensek mi? 🐨
***
Üzerimdeki ağırlık yavaş yavaş uçup giderken bir ân göz kapaklarımın sızladığını hissettim. Son günlerde çok fazla uyuduğum gerçeği zihnime düşmüştü. Gözlerim sızlamaya devam ediyor olmasına rağmen açasım yoktu. Fakat ne yazık ki mayışıklığım gitmişti. Daha fazla uyuyamayacağımı anladığım ân gözlerimi açmış ve karşımda Savaş'ın âdemelmasını bulmuştum. Anlık bir şokla gözlerim irice açıldı. Hemen sonrasında ise beni yatağıma taşıdığını ve hatta kasıklarıma masaj yaptığını hatırladım.
Emindim, yüzüm utançtan domates gibi olmuştu. İçinde bulunduğum şoku atlatıp kendimi geri çekmeye yeltendiğim ân fark ettim; Savaş'ın eli sırtımdaydı.
Eli kazağımın içindeydi ve ben sütyen giymemiştim.
Kalp ritmim dört nala koşarken gerim gerim geriliyordum. Acil bir şekilde bu durumdan kurtulmam gerekiyordu. Fakat olduğumuz duruma bakınca Savaş'ın kollarından onu uyandırmadan çıkmamın ihtimali pek de mümkün değildi. Bir kolu boynumun altından bana yastık olurken diğer kolunu üstümden atmış ve böylece de beni çepeçevre sarmış olmuştu. Aldığı nefeslerle inip kalkan göğsü neredeyse burnuma değiyordu ve ben sağlıklı düşünemiyordum. Saatin kaç olduğunu da bilmediğim gibi uyanma ihtimalini hesaplamam daha da güçtü ki, normal zamanda ben kalkmadan işe gitmiş oluyordu. Şu an ise haftasonu olduğundan tahmin etmem daha da zordu.
Kısa bir beyin fırtınası yaptıktan sonra Savaş'ın kendisinin uyanmasını bekleyip bu şekilde rezil olmaktansa, onu uyandırmayı göze alıp daha makul bir pozisyonda olmayı seçmiştim. Yavaşça arkamı dönmeye çabalayarak küçük hareketlerle ilerliyordum. Bu hâlde nefes almayı bile bırakmışken gergin vücudum da bana pek yardımcı olmuyordu.
En nihayetinde Savaş'ı arkama alabilmiştim. Elleri artık karnımı sarmış vaziyetteyken sona az kalmış olması beni rahatlatıyordu. Fakat daha tehlikeli bir durumdaydık.
Nefesimi tutup karnımı içeri çektim ve parmaklarını aralamak için kazağımı göğsümün altına kadar sıyırdım.
Ellerini açmaya başlamamla soğuk soğuk terler dökmeye başladığımı hissediyordum. İki parmağını açmamla biraz olsun rahatlarken, saniyeler hâlâ daha saatlermiş gibi geliyordu. Üçüncü parmağını da açmamla artık derin bir nefes verirken Savaş tüm ezberleri boşmuş ve hareket ederek kollarını daha da bana sarmıştı. Daha da kötüsü, artık bacaklarımın üzerinde bir de onun bacağı vardı.
Savaş'ı uyandırdığımı düşünerek anında gözlerimi kapatmış ve ellerimi öylesine bırakıvermiştim. O ise saçlarımı okşayan nefesinin ürpertisini tenime sunarken bir elini karnımda gezdirip masaja başladı.
"Neden bu kadar gerginsin? Ağrın mı başladı?"
Uyku akan yumuşak sesi içimde bir yerleri gıdıklarken zar zor nefes alıyordum. Sorduğu sorularla bana sunduğu fırsatı değerlendirip küçük bir yalan attım.
"E-evet, su torbasına ihtiyacım var."
"Yatak yeterince sıcak."
"Ne?!"
Söylediği şey beynimde şimşek gibi çakarken verdiğim tepkiye engel olamamıştım. Savaş'ın kesik nefesi kulağıma çarparken ufak çaplı kıkırtısının sesini işittim, ardından ise konuştu.
"Hareket etmek iyi geliyormuş, kan akışı sağlanması adına. Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıkalım."
Duyduklarım ile kaşlarım çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA GECESİ
Romance⛓Yetişkin içerik⛓ "Kimsenin masum olmadığı bir dünyada, mutluluk için söylenen yalanları affetmemek olmazdı."