17.{AĞRILI AMA MASAJLI}

328 24 14
                                    

Uzun zaman sonra herkese merhaba :)

(Tabii okuyan birileri kaldıysa)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen :)

□□□□□□□

Yumuşak sarsıntılar etrafımı sarmalarken sol kulağımdaki hızlı ve dengesiz ritim beni rahatlatıyordu. Etrafımı çevrelemiş sıcaklığın aynı zamanda sert oluşu biraz rahatsız olsa da hafifçe kıvrılarak bu rahatsızlığı bozdum.

Kıvrılmam sonucu burnumun ucunda peyda olan ılık ve yoğun koku bedenimi daha da mayıştırırken zihnimi bulanıklaştırıyordu. Göz kapaklarım tonlarca ağırlığındaki zincirlere esir düşmüş yapışıp kalmıştı. Bense burnumu ılıklığa yaslayıp uykumun en demli hallerine geçmeden önce bekliyordum.

Sarsıntılar azala azala son bulurken burnumu ve tüm vücudumu karşılayan şey, bu kez soğuk bir yumuşaklık olmuştu. Vücudumu anlık bir ürperti sarıp geçmişken, yapışık göz kapaklarım bir nebze açıldı. Savaş'ın yüzü, uyku akan gözlerimde bile keskin yüz hatlarını belli ederken idrakımın yavaş yavaş açılmaya başladığını fark ettim. Göz göze geldiğimizde uyandığımı fark eden Savaş ise gülümsedi.

"Sen dinlenmeye bak, geleceğim şimdi."

Konuşmasının ardından sesi ve görüntüsü gözlerimin önünden kaybolmuşken gözlerim tekrar tembelleşti.

***

Kapalı olan algım, ani ve sert kasılmalarla açılırken ellerim karnıma gitti ve daha gözlerimi açmaya bile fırsat bulamadan ovuşturmaya ve kendimi yatıştırmaya çabaladım. Saniyeler içerisinde açılan gözlerimle de odamda olduğumu anladım. Kasıklarımdaki ağrı giderek artarken yavaşça doğrulmaya çabaladım.

İrislerim kontrölsüz bir rotada ilerlerken komodinin üzerindeki şişe dikkatimi çekti. Üzerine konulmuş notun merakıyla şişeyi elime alınca aslında bir termos olduğunu anladım.

'Hemen kalkma, bitki çayını içip biraz daha dinlen.'

Gözlerimi devirecek gücü bile kendimde bulamazken ani bir acıyla termosu kasıklarıma dayadım.

"Lânet olsun."

Sancılı regl günlerimden nefret etsem de en azından alışmış olmayı dilerdim. Termosun hafifçe ılık dış kısmı kendimi biraz daha iyi hissettirirken asıl ihtiyacım olan şey barizdi.

Ayaklarımı yataktan sarkıtıp yürüyebileceğime olan inancımla ayaklandım.

"Ahh.."

Çıplak ayaklarımın soğuk zeminle birleşmesiyle ağrım keskinleşti.
Bundan nefret ediyordum, çoraba ihtiyacım vardı.

İhtiyaç listem kabara kabara ilerlerken her şeyden önce gelen şey Savaş'ı bulmaktı. Bitkin adımlarla ilerlemeye devam ediyorken bir elimle de duvardan destek alıyordum. Nihayet kapıya ulaşıp açabilmişken mümkün olan en hızlı şekilde oturma odasına ilerledim. Bir elim karnımda bir elim duvarda ilerlemeye devam ederken alçılı ayağımı tam kaldıramayıp tökezledim ve yere yapıştım.

"Ahh!"

Benim gürültümün hemen ardından kulaklarımı dolduran ise Savaş'ın adım sesleriydi. Saniyeler içerisinde yanıma ulaşmıştı bile.

"Funda, iyi misin?"

Daha sorusuna yanıt vermeme fırsat bırakmadan beni kucaklayıp oturma odasına taşımış ve koltuğa oturtmuştu. Üzerime eğilip bedenimi baştan aşağı süzmeye başladığında hasar tesbiti yaptığını anlasam da rahatsızca kıpırdandım.

VEDA GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin