☆ Bol bol yorum ve oy lütfen...☆
☆Umarım beğenirsiniz...☆
●●●
Kurmak için çabaladığım cümleler birer birer birbirine dolanıp boğazımı sıkarken aldığım derin nefeslerle ruhumu kurtarmaya çalışıyordum. Ellerim, kırılmak üzere birbirlerine kenetlenmiş gibiydi. Düşünceler ve anılar zihnimde katil hayaletler gibi dolanırken ellerime ulaşan sıcaklık beni girmek üzere olduğum transtan çıkardı ve gözlerimi, Aysel hanım'ın kahverengi gözlerine çıkardım. Elimi tutan elleri, kasılmış bedenimi rahatlatmaya yetmezken biraz da olsa iyi gelmişti.
"Bana hiçbir şey anlatmak zorunda değilsin yavrum, lütfen kendini zorlama."
Ben, söylediklerine cevap dahi veremeden yan dönüp kalkmaya yeltendi.
"Ben sana bir su getireyim de kendine gel."
Hızlıca kollarını tutup ona engel oldum ve tekrar koltuğa oturttum. İçimi birine açmaya ihtiyacım vardı. Evet, bu zor olacaktı fakat yapacaktım, yapmalıydım.
"Hayır, ben iyiyim ve anlatmak istiyorum, lütfen oturun."
Buna hazır olmadığımı düşündüğünden olsa gerek onaylamazca başını sallayıp tekrar kalkmaya yeltenecekken ellerini sıkıca tutup konuşmak için araladığı dudaklarına izin vermeden ben konuştum.
"Lütfen,"
Gözleri tereddütle titreşirken yavaşça başını salladı.
Zihnimdeki hayaletleri susturup dudaklarımı zor da olsa aralayabildim."Ben henüz on yaşındayken babam trafik kazası geçirerek öldü. Annemle yapayalnız kaldık. Annemin anlattığına göre babamın ailesi oldukça varlıklı insanlarmış annem ise orta halli sıradan bir mahalle kızı."
Beni yanlış anlayabileceği fikrine karşın telaşla gözlerimi büyütüp başımı olumsuz anlamda sallarken konuşmaya devam ettim.
"Beni yanlış anlamayın lütfen, niyetim mahallede büyüyen insanları aşağılamak ya da küçük göstermek değil, babamın ailesiyle kıyaslama yapıyorum sadece."
Aysel hanım, telaşla konuşmamın üzerine sıcacık gülümserken gözleri bana şevkati sunuyordu.
"Ne yanlış anlaması yavrum, iyi yürekliliğini seni ilk gördüğüm ânda anlamıştım. Bak, en ufak şeyde yanlış anlama ihtimalimi düşünerek kendini açıklıyorsun. Yanlış anlamam ben, sen devam et."
Beni övmesine karşın yanaklarım hafifçe kızarırken konuşmama devam ettim.
"Annem ve babam üniversite yıllarında tanışıp birbirlerine deli gibi aşık olmuş. Babam da kısa sürede ailesine annemden bahsetmiş. Tabii annemin sosyal ve ekonomik durumlarını da işin içine katmış. Hâl böyle olunca dedem ve babaannem annemi istememiş ve babamı bir seçim yapmak zorunda bırakmışlar. Babam da aşkı gözünü kör eden annemi seçmiş."
Ben, hikayemin beni mutlu eden kısımlarını uzun uzadıya anlatırken yüzümün gülmesine az da olsa müsaade eden hayata bunlar için minnet duyuyordum.
"Annemin ise ailesi ben çok küçükken zaten vefat etmiş, onları hatırlamıyorum bile."
Nefeslerimin hızlanıp gülümsememin solmasıyla başlıyordu hikayenin en kötü zamanları.
"Sonra... Sonra babam öldü. Annem benim yanımda hiç ağlamadı, cenaze günü bile tek damla yaş görmedim gözlerinde. Ama... Gece olduğunda hıçkırıklarına uyanırdım bazen. Bana sesini duyurmamak için balkonda ağlardı hep, kar yağdığı o buz gibi gecelerde bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA GECESİ
Romance⛓Yetişkin içerik⛓ "Kimsenin masum olmadığı bir dünyada, mutluluk için söylenen yalanları affetmemek olmazdı."