Herkese merhabaa :))
Keyifli okumalar :))
***
Oturduğum ağacın altından küçük gölü izliyordum. Gözlerim, üzerinde gezinen sayısız ve sınırsız güzellikteki çiçekleri izliyordu. Birden ayak bileklerime sürtünüp mırıldıyan Maya'ya baktım. Küçük ve sevimli kedimi kucağıma alıp boyun girintime yerleştirerek yumuşak tüylerini okşamaya başladım.
Üşümüştü, yalnız ve kimsesizdi. Ben gibiydi; yalnızlığına bu evle veda edip, kendine bir yuva bulmuştu.
"Bunu daha önce de konuştuk, peşinde birileri varken gitmen doğru olmaz. Yanımda kalırsan seni koruyabilirim."
Savaş'ın söyledikleri teker teker zihnimde cereyan etti. Belki de haklıydı, kalmalıydım. Restoranda yemeğe çıktığımız gün emin olmuştum, eli kolu uzun biriydi, beni gerçekten koruyabilirdi. Hayatımın sonuna kadar değil belki ama kendimi toparlayana kadar bir müddet daha yanında kalabilirdim.
"Yük olmadığını defalarca kez söyledim ama eğer için böyle rahat edecekse sana iş imkanı da sunabilirim, benim mekanlarımdan biri olmak kaydıyla tabii."
Bu sayede buradan ayrılmadan önce cebimde güvenebileceğim bir param da olmuş olurdu.
"Ya tek yanlış anlaşılma, senin bunları yanlış anlaşılma olarak nitelendirmense, o zaman da gitmek isteyecek misin Funda?"
Geriye bir tek bu sözü tartıp düşünmek kalıyordu. Kalbim, zihnimde yankılanan bu sözler ve tanıdık sesle eziliyordu. Gerçekten gidebilir miydim? Kendimce gitmem gerektiğini söylediğim vakit; paramın olduğu ve tamamen iyileştiğim bir vakitti. Fakat ben bu vakit geldiğinde gidebilecek miydim? Şimdi bile güç bela kendime gideceğim zamanı hatırlatıp, kendimi ve kalbimi Savaş'a kaptırmamakta kararlı davranırken, akıp giden zaman bana bunun devamını getirtebilecek miydi?
Boynumu yalayıp ısırmaya başlayan ve hafifçe tırnaklarını geçiren Maya, acıktığını belli ederken düşüncelerimi de bir kenara iteklememde yardımcı olmuştu. Onu kucağıma indirip tüylerini okşarken konuştum.
"Acıktın mı, bebeğim?"
Beni onaylar gibi çıkardığı sesler ve oyunculukla gezindiği bacaklarımdaki haline gülümsemeden edemedim.
"Annen seni doyursun o zaman."
Onu kucağıma alıp yerimden dikkatli bir şekilde kalktım. Seke seke odama ardından da mutfağa ilerleyerek bir kaba sütle birlikte küçük parçalara ayırarak ekmek özü doğradım. Tezgahta ekmekleri doğrumaya uğraşırken ayak bileklerime dolanan Maya'yla başımı yere eğerek ona hitaben konuştum.
"Aslında sana kedi maması almak gerek ama şuanlık bununla idare etmelisin, bebeğim."
Önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına tıkıştırırken düşünceyle dudaklarımı bükerek konuştum.
"Aslında oyuncak ve yatak da almalıyım senin için ama ne zaman?"
"Sanırım kalmaya karar verdin."
Aniden Savaş'ın sesini duymamla irkilerek yerimde hafifçe sıçradım. Elimi göğsüme yerleştirip yüzüne baktığımda irice açtığı gözleriyle yanıma gelmişti bile.
"Korkuttum mu? Özür dilerim, niyetim bu değildi."
Kollarımdan tutarak ilgiyle yüzüme bakarken söylediği sözleri algılamakta zorlanıyordum. Henüz bir karara varamamışken bu denli yakın olmamız hiç iyi değildi. Kollarımı geri çekip aynı zamanda bir adım da geri gitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA GECESİ
Romance⛓Yetişkin içerik⛓ "Kimsenin masum olmadığı bir dünyada, mutluluk için söylenen yalanları affetmemek olmazdı."