~Bol bol yorum ve oy lütfen...
●●●
O, odadan çıkalı yaklaşık iki saat olmuştu. Cevabımı verdiğim an, nereden aldığını bile bilmediğim ceketini alarak ve bana büyük bir iyilik yaparak çıkıp gitmişti.
Yorgun ve dinlenmeye aç bedenime rağmen gözümü kırpmamış, zihnimde gerçekleştirebileceğim ileriye dönük planları kuruyordum. Fakat daha giriş cümlesinde geleceğime dair çizdiğim sayfalar kapanıyordu.
Gidecek yerim yoktu.
Kimsem yoktu.
Bir işim bile yoktu, artık.Zar zor biriktirip o, adam demeye bile utandığım, şahsiyetten sakladığım biraz param vardı fakat hastane masraflarını karşılamaya bile yetmeyeceğinden adım kadar emindim.
Hemşirenin yaklaşık kırk-kırk beş dakika önce gelip açtığı televizyona kaydı bakışlarım. Yemem için bana getirdiği çorbayı masaya bırakırken sıkılmayayım diye de televizyonu açmıştı. Hatırladığım kadarıyla yaz başında başlamış saçma sapan dizilerden biriydi oynatılan. İçimdeki buruklar tırmanıp koca bir dağ oldu ve soluk borumu tıkadı. Çaresizlik gözlerimi doldururken derin bir nefes aldım.
"Sakin ol, kendine gel. Ağlayamazsın."
Kendime tekrar ettiğim kelimeler tekrar ederken bile ağzımda acısını bırakıyordu.
Aptaldım.
Saçma sapan, gerçek dahi olmadığını bildiğim bir dizi karakterini kıskanıyordum. Sorunsuz, tasasız hayatları kalbimi acıtıyordu.Hayat bu kadar kolay değildi!
Olamazdı eğer olsaydı ben bu halde olmazdım.Boğazımdan kaçan lanet bir hıçkırıkla acısına aldırmadan kolumu uzatıp kumandayı aldım ve televizyonu kapattım.
"Gerizekalılar."
Kumandayı solumda kalan çift kişilik koltuğa attım. Sakinleşmek adına şuan yapabildiğim tek şeyi yapıp derin derin nefes aldım. Kapının açılması ile refleks olarak başımı çevirmiştim ki boynumdaki sızı yüzümü buruşturmama eden oldu. Gözlerimi araladığımda ise onu gördüm, Savaş. Yanıma gelip yine tekli koltuğa oturdu.
"Şimdi hemşireler gelecek ve tekerlekli sandalyeye alınacaksın, sonra da eve gideceğiz. Hasta bakıcı işini hallettim, tam gün çalışacak. Odan da hazır."
Yüzüne bakmadan sadece başımı sallamakla yetindim. Bu adamı tanımıyordum fakat mecburdum. Bu mecburiyet kalbimi parçalasa da diğer adamın yanında olmaktan çok daha iyi ve güvenliydi, sanırım.
Birkaç dakika içerisinde oda tekrar doldu. İki hemşire içeri girip baş selamı verdi.
"İsterseniz siz çıkın biz de üzerini değiştirelim, hanfendinin."
Savaş'a hitaben konuştuklarında gözlerim otomatikmen onu buldu, göz göze geldik. Birkaç saniye öylece yüzüme bakıp başıyla onayladıktan sonra yerinden kalktı ve çıktı. Hemşireler, gülümseyerek yanıma gelip kollarımdan nazikçe ama düşmemem adına gerktiği kadar sıkı bir şekilde tuttular. Her ne kadar acıyı göz ardı etmeye çalışsam da bu oldukça zordu. İnlemelerim odayı doldururken kendimi de sıkmamın etkisi ile vücudum çokça zorlanmıştı. Ben utana sıkıla beklerken onlar üzerimi değiştirmek adına elbiseyi giydireceklerken kaşlarımı çattım.
"Bu benim elbisem değil."
"Geldiğinizde kıyafetleriniz kanlar içindeydi. Bu elbiseyi de Savaş bey getirttirdi."
Elbiseyi tekrar giydirmeye çalıştıklarında canım acısa da geri çekildim.
"Çantam... Çantamda kıyafet olacaktı, onlardan giymek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEDA GECESİ
Romance⛓Yetişkin içerik⛓ "Kimsenin masum olmadığı bir dünyada, mutluluk için söylenen yalanları affetmemek olmazdı."