7.{FUNDA'CIĞIM}

349 33 55
                                    


☆ Herkese merhabaaa..☆

☆ Bol bol oy ve yorum lütfen...☆

☆ Keyifli okumalaarrr...☆

●●●

Hava iyice karadığında Aysel hanım Savaş'ın gelme saatinin yaklaştığını söyleyerek benim ilerisini görmediğim kapısız girişten de geçerek masayı hazırlamaya başlayacağını söylemiş ve yanımızdan ayrılmıştı. Can ve ben de televizyonda çizgi film izliyorduk. Her ne kadar Aysel hanım'a yardım etmek istesem de bu şuanlık pek mümkün görünmüyordu. Kısa bir süre sonra zilin çalması ile kapıya döndüm.

"Savaş abi geldi yaşasın!!"

Koltuktan bir hışımla kalkan Can kapıyı açmış ve direkt olarak Savaş'ın kucağına atlamıştı.

"Savaş abi, geldin. Yaşasın!"

Savaş, sanki Can'ın kucağına atlayacağına hazırmış gibi hiç istifini bozmadan onu kucaklamıştı. Gülümseyerek Can'a bakarken konuştu.

"Özlemişim seni küçük haydut."

Gözleri beni bulmuşken belli belirsiz bir baş selamı verdi. Selamına karşılık kısaca gülümsedim. Kucağındaki Can ile koltuğa otururken ceketini bile çıkarmamıştı. Yalnızca kravatını gevşetmekle yetindi. Can ise küçük elleriyle Savaş'ın gevşek kravatıyla oynuyordu.

"Ben de seni özledim ama okul işleri işte."

Can'ın söyledikleri beni istemsizce kıkırdatırken Savaş ile göz göze geldik. Gözlerini Can'a kaydırıp konuştu.

"Ne işleriymiş onlar bakalım?"

Can, önemsiz bir şeyden bahseder gibi elini havada öylesine gezdirdi.

"Bilirsin işte öğretmenimizle sürekli oyun oynayınca yoruluyorum ve hemenceceik uykum geliyor. Böyle olunca da sana vakit ayırıp yanına gelemiyorum."

Savaş, tebessümle kucağındaki çocuğa baktı.

"Bak sen,"

Can'ı koltuğa yatırıp üzerine eğildi ve konuştu.

"Demek artık benim için bile enerjin yok, öyle mi küçük bey?"

Can, işaret parmağını çenesine dayayıp biraz düşündü.

"Haftasonlarım boş aslında."

Savaş, bir yandan Can'ı koltuğa sabitlerken konuştu.

"Demek o kadar dolu programın?"

Aniden Can'ı gıdıklamaya başlamasıyla bunu beklemeyen Can, kahkahalar ve çığlıklarla bir sarsılıyor bir de Savaş'ın hamlelerini engellemeye çalışıyordu fakat bunda pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Gülümseyerek içeriye giren Aysel hanım'la bakışlarım kendisini buldu. Savaş ve Can'a büyük bir şevkatle bakan kadın bir süre, az önce benim yaptığım gibi, onları seyredalmışken bir ânda irkilip kendine geldi ve konuşmaya başladı.

"Hay Allah'ım, bırakın artık şu şamatayı! Yemek vakti, kalkın bakayım. Yemekler soğuyacak."

Kısa bir süre kendilerini toparlamalarını beklediği ikiliye bakıp hiçbir değişiklik görmeyen Aysel hanım, çattığı kaşları ve beline yerleştirdiği elleriyle daha yüksek bir ses tonu takındı ve tekrar konuştu.

"Kime diyorum ben bakayım, hiç mi dinlemeyeceksiniz beni? Savaş, bırak artık şu çocuğu, sen yapma bari. Hadi dedim,kalkın yemek yiyeceğiz."

Savaş, Can'ı gıdıklamayı bıraksa da ellerini üzerinden çekmiş değildi. Can ise hâlâ gülmeye devam ediyorken saniyeler içerisinde o da sustu.

VEDA GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin