Yoongi
İnsanların sorun olarak nitelendirip kafalarını taktığı hatta bazı geceler kendilerini yetersiz hissederek ağlamaya başladıkları şeyler bana çoğu zaman saçma geliyordu. Herkesin kendine göre bir dayanma noktası ve farklı sorunları olsa bile en azından bir çoğunun eli ayağı tutuyordu yani bir engelleri ya da eksik olan bir şeyleri yoktu. Küçük şeyleri kafalarına takarak üzülmeleri bana saçma geliyordu çünkü boşu boşuna üzülüyorlarmış gibiydi.
Kendimin de öyle her zaman gerekli şeyler için ağlıyor olduğunu söyleyemezdim çünkü daha birkaç gün önce yapacağımız bir buluşmada ekildiğim için ağlamıştım. Ağlamam gerekli miydi? Bence hayır. Peki ya o zaman neden ağlamıştım? Üzülmüş, kırılmış ve kendimi kötü hissettiğim için ağlamış ve onun da diğerleri gibi benimle sadece dalga geçtiğini düşünmüştüm.
Bu benim için şaşırtıcı olmazdı fakat sanırım Jimin'in benimle öyle dalga geçmesi diğerlerinden çok ama çok daha yakardı canımı. Neden bilmiyordum fakat ona hâlâ daha tam güvenemiyor olsam bile bu zamana kadar kendi isteğimle tanışmış olarak çok sevdiğim ikinci kişiydi ve eğer amacı sadece benimle dalga geçmekse sanırım bunu kaldıramazdım.
Ya ihanete uğramak artık beni yıpratmıştı ya da Jimin'e diğerlerinden daha çok değer veriyordum.
Gerçekten cevabının hangisi olduğunu bilmiyordum fakat o gün orada bekleyip de Jimin'in gelmediğini gördüğümde çok kırılmıştım. Yine salak yerine konarak birilerinin eğlencesine alet edildiğimi ve insanların arkamdan gülmesini sağladığımı düşünmüştüm.
Bu gerçekten çok aşağılık bir histi, insanı bir anda yıkıp aklını kaybetmesine bile sebep olurdu bence.
Her şeyi bir kenara bırakarak başa dönersek ise ağlamak insanın bünyesine göre değişiklik gösteren bir şeydi fakat yine de her şeye ağlayan insanların boş yere göz yaşı döktüğünü düşünüyordum.
Ve bu kınadığım insanların arasında ben de vardım.
Hayatım boyunca canımı en çok sıkan şey insanları anlayamıyor olmamdı. Konuşsalar da konuşmasalar da ben onları anlayamıyor hatta kendimi de ifade edemeyerek her şeyi daha da berbat ediyordum.
Derslerime herkesten daha çok çalışmam gerekiyordu, sınıfta anlatılan şeyleri anlayabilmek için öğretmenlerin konuşmalarını telefonumdan ses kaydı alarak akşam saatler boyunca her birine teker teker çalışıyordum, hızlı konuşan insanlarla iletişim kuramıyordum ve ben hayal kurarken bile zihnimde hep bir engelle karşılaşan biriydim.
Hayat benim için her zaman birkaç dakika geriden ilerliyordu.
Diğer insanlara ayak uyduramıyordum.
Her zaman herkesten daha çok çabalamam fakat diğerlerine karşı her şey normalmiş gibi hissettirmem gerekiyordu fakat bu çok zordu. Tüm bunları yaparken çok yıpranıyordum, bazı zamanlarda pes etmek bile içimden geçiyordu.
Eğer ailem, Chanyeol ve Kihyun yanımda olmasaydı bu kadarını bile başarabileceğimi sanmıyordum. Ben çok çabuk pes eden biriydim ve insanlar beni dürtmeden hiçbir işi kendi elimden geldiği gibi yapmaktan hoşlanmazdım. Onlar da senelerdir asla sıkılmadan beni dürtme görevini üstlenmiş olan mükemmel insanlardı. Onların hakkını asla ödeyemezdim.
Mesela abim okuldakilerin düşündüğü kadar sert veya korkunç biri değildi, pamuk gibi bir şeydi ama okulda benim yüzümden insanlara karşı farklı bir imaj çizmişti.
Beni dokunulmaz yapabilmek için her şeyin önüne kendini atmış ve insanların ondan çekinmelerini sağlayarak benden de uzak durmaları gerektiğini hissettirmişti herkese. Bu yaptığı da gerçekten çok işime yarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanfictionTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?