Basılmıştık.
Yalan söylemiyorum sahiden de ben tam Yoongi'yi tutmuş son kez şöyle bir güzelce öpeceğim sırada kapının açılması nedeniyle basılmıştık. Jungkook, "Ne kıyafetmiş arkadaş bir türlü giyemediniz" diyerek içeriyi girdiği anda her kelimesinde sesi biraz daha kısılırken kısa sürede tamamen kesilmiş ve işaret parmağını kaldırarak bize doğrulmuştu, yüzünde şok olmuş bir ifade vardı.
Eğer ağzını biraz daha açarsa yemin ederim ki çenesi çıkacağı için hastaneye gitmek zorunda kalacaktık ve günümü mahvedecekti.
"Siz biricik yatağımda ne yapıyorsunuz" diyerek isyan ettiği sırada gerçekten ne yaptığımızı sormadığından emin olsam da içimden bir ses söylesene Jimin tepkisini görelim, hadi çenesini çıkaralım diyordu. İç sesim biraz şeydi, nasıl desem? Şerefsiz?
"Ben onu daha geçen sene almıştım tüm bunları görebilmek için çok küçük o" dediği sırada hâlâ daha havada kalan parmağı ciddi ciddi titriyordu ama bence bu çok bir sorun teşkil edecek gibi değildi, titriyorsa elini indirebilirdi mesela. "Sanırım ona bir psikolog ayarlamam gerekecek bu travmayı başka türlü nasıl atlatır bilemiyorum" diyerek omuzlarını düşürürken bir yatağına sonra da dünya umurunda olmadığı için ona doğru dönmüş uzanmaya devam eden Yoongi'ye bakmıştı.
"Ona ayarlarken kendine de bir tane bulmaya ne dersin" diye araya girmek zorunda hissetmiştim kendimi çünkü aralarındaki bakışmanın biraz fazla uzadığını düşünmeye başlamıştım ve Yoongi'nin üzerinde bir şey olmaması tabii ki sorun değildi saçmalamayın. Saçmalamayın yani hiç öyle şey olur mu.
Jungkook ise başını iki yana sallayarak bakışlarını eğmiş ve "Yazıklar olsun derim" demişti. "Bunu yaptığınıza inanamıyorum."
Çok mu abartmıştı? Dalga mı geçiyordu yoksa ciddi anlamda mı böyle hissediyordu anlayamıyordum ki çevremdeki herkes bir tuhaftı. Fenalık geçirecektim artık.
Yanımda bir hareketlenme hissettiğimde anlam veremeyen bakışlarım Jungkook'u terk ederek Yoongi'yi bulmuş ve onun yataktan kalkmasını adım adım izlemeye koyulmuştu. Aslında Jungkook içeriye girdiğinde Yoongi utanır ne bileyim biraz da olsa çekinir diye düşünüyordum ama hayır adamın umurunda bile değildi.
Sanki her gün böyle şeyler yaparken biri pat diye odaya giriyor da onu yarı çıplak görüyormuş gibi bir havayla ayaklanmış ardından da gayet normal bir şekilde Jungkook'a doğru yürümeye başlamıştı. Onun hâlâ daha bize doğrultmuş olan parmağına göğsü değene kadar da yürümeye devam ettikten sonra Jungkook'u hafifçe geriye itmiş ve "Merak etme" demişti. "Ben onunla konuşurum hiçbir şeyi kalmaz."
Boynu bükük bir şekilde odadan kovduğu Jungkook'un ardından ise sanki yine hiçbir şey olmamış gibi artık yerde olan kıyafetlerden birini eline alarak üzerine geçirmişti. Tabii ki arkadaşlarımdan utanıp sıkılsın istemiyordum çünkü artık hepsi onun da arkadaşı sayılırdı ama işte biraz da olsa az önce basılmış olduğumuz konusunun üzerinde duramaz mıydık?
Çünkü ben o an çok tuhaf hissetmiştim, bu hayatımda ilk kez başıma gelmişti ve ben o anlık adrenalinin vücudumu sarmasını bir miktar sevmiştim dersem tuhaf biri mi olurdum? Yemin ederim ki Yoongi'nin anlık olarak büyüyen gözlerini görünce olmuştu her şey, hoşuma gitmişti.
"Jimin ben biraz acıktım" diyen sesini duyduğum anda bakışlarımı halının desenlerinden kaldırarak çoktan üzerine bir şeyler giymiş olan Yoongi'yle buluşturmuştum. Acıkırdı tabi, sabah yediğimiz birkaç atıştırmalık dışında başka bir şey yemiş sayılmazdık ve açıkçası benim de midem kasılmaya başlamıştı artık. Yoongi'yle o kadar meşguldüm ki kendimle ilgili şeyleri ikinci plana atmadan edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanficTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?