Daha önceden beşimizin tiyatro oyunu için buluştuğu kafede bu hafta sonu Yoongiyle buluşmak için sözleşmemizin üzerinden tam anlamıyla bir gün yedi saat ve beş dakika geçmişti.
Beraber yemekhanede repliklere çalışırken Yoongi yapamadığını bahane ederek sızlanmaya başladığı için dayanamamış ve bırakmasına izin vermiştim. Aslında dürüst olayım ki o bu işi sahiden yapamıyordu sanırım. Aklında çok iyi tutamıyor, kelimeleri tam anlamı ile telafuz edemiyor ve her zaman olduğu gibi normal bir insandan çok daha yavaş konuşuyordu.
Bazen onunla konuşmak işkence gibi gelse de bir şeyleri hatırlamaya çalışırken verdiği tepkileri izlemek o kadar hoşuma gidiyordu ki tüm gün boyunca oturarak Yoongi'nin konuşamıyor oluşunu izleyebilirdim.
Ama durun bir dakika, şu anda konumuz benim neler yapabileceğim değil de dün bir anda gaza gelerek neler söyleyip sonucundan ne kadar çok mutlu olduğumdu.
Şöyle ki biz çalışmayı kestiğimizde masanın üzerindeki yemekler dikkatimi çekince Yoongi'nin tepsisini onun önüne doğru itmiş sonrasında ise kendiminkini kendi önüme çekerek göz ucuyla bizimkilere doğru bakmıştım.
Aptallar eğer gözlerini bize dikip neler yaptığımızı izleselerdi eminim ki daha az belli ederlerdi çünkü şu anda yaptıkları şey o kadar çok dikkat çekiyordu ki yanımda sessizce oturan Yoongi'ye bakmak zorunda hissetmiştim kendimi. Neyseki o çok dalgındı da benim aptal arkadaşlarımı fark etmemişti fakat bunun dışında bir sorun vardı çünkü önündeki yemeği yemiyor sadece öylece bakıyordu.
"Yemeğini yemek zorundasın öğünlerini aksatmak iyi değil" diyerek tepsisinin üzerinde duran kaşığı eline tutuşturduğumda bana doğru bakmış ve "Salak" diyerek kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Acaba ne yapmıştım da salak olmuştum onun gözünde?
"Yani.." dedikten sonra tepsisini iterek başını masanın üzerine koymuş ve "Ben" diye mırıldanmıştı. "Salak olan."
Salak olan benim?
Kaşlarım bugün iyice çatılırken söylediklerini kendi kafamda toparlamaya çalışıyordum. Bir anda eli ayağına dolanmış ve normalinden daha tuhaf davranarak anormal şeyler söylemeye başlamıştı. Neye bu kadar geriliyor ya da heyecanlanıyor bilmiyordum ama Yoongi pek iyi hissetmiyor olmalıydı.
"Revire gitmeyi ister misin?" diye sorduğumda başını kaldırmadan iki yana salladığı için oturduğum yerden kalkarak sandalyemi geriye itmiş ve bir elimi Yoongi'nin sırtına koyarken dizlerimi kırıp eğilerek yüzüne bakmaya çalışmıştım.
Sakladığın şeyi bi söylesen her şey ikimiz için de çok kolay olacak ama sen zor yolu seçiyorsun Yoongi.
"Sorun ne? Yoongi daha önce de bana her şeyi anlatabileceğini söyledim, şimdi sen neden böyle yapıyorsun?" tarzında sorular sorup da cevap alamazken bir süre öylece beklediğimizi hatırlıyordum, Yoongi o süre boyunca ne başını kaldırmış ne de bir ses çıkarmıştı, sadece aynı şekilde durmuş ve beni endişelendirmişti işte.
Sonrasında bir şekilde daha sakin bir şekilde başını kaldırarak kızarmış ama tek bir damla bile yaş akmamış olan gözlerini silerek geriye yaslanmıştı ama konuşmamaya devam ediyordu.
Ondan herhangi bir tepki alabilmek için ağzıma ilk geleni söylediğimde ise "Hafta sonu kafede bir şeyler yapmak ister misin?" diye sormayı ben beklemiyordum ama bilinç altım uzun bir süredir bunu bekliyor olmalıydı çünkü ipleri onun eline bıraktığım an bunları söylemişti.
Beni duyduğunda öncelikle bana doğru dönerek yüzüme bakmış sonrasında da omuz silkerek ayağa kalkarken "Görüşürüz" dediği gibi yanımdan ayrılmıştı. Yoongi gittikten sonra masanın üzerindeki tepsisine ve hemen yanındaki dosyasına bakarken o omuz silkip görüşürüz demeyi evet olarak kabul ediyordum çünkü gerisi umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanficTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?