Yoongi'nin bahçede savunmasız bir şekilde ağlamasının üzerinden tamı tamına iki gün geçmişti. O gün en son minik yüzü avucumun içerisinde dururken yanımıza doğru gelen sert adım seslerini duyarak omzumun üzerinden geriye baktığımda daha önce hiç görmediğim kadar sinirli bir Geumjae ile karşılaşmıştım. O kadar korkunç görünüyordu ki birazdan kulaklarından falan alevler fışkıracakmış gibiydi.
Umarım yanlış anlayıp bana sinirlenmemiştir.
Zihnimden geçen aynı cümleyi tekrar tekrar geçirirken Geumjae tam yanımda durmuş ve bana bir kez olsun bile bakmadan kardeşine gözlerini dikerken "Kim ağlattı seni?" sormuştu. Yüzünden gayet net bir şekilde anlaşılan kızgın halinin aksine sesi o kadar yumuşak çıkmıştı ki yüzüne bakmıyor olsaydım tamamen sakin olduğuna inanabilirdim.
"Yoongi sana bir soru sordum değil mi?"
Yoongi başını kaldırdığında elimi geriye çekerek biraz yana kaymış ve Yoongi'nin abisine ulaşabilmek için ayağa kalkmasını gözlerimle takip etmeye başlamıştım çünkü sahiden birazdan burada neler olacağını çok merak ediyordum.
"Neden soruma hala bir cevap alamadım?" Geumjae'nin diretmesi sonucunda Yoongi başını iki yana sallayarak "Boşver" demişti. "Hyung önemli değil, geçti."
"Bu hayattaki çizgilerimin neler olduğunu çok iyi biliyorsun Yoongi, bu yüzden ya söylersin ya da ben bir şekilde o kişiyi bulurum" dediğinde Yoongi sol eliyle kendi sağ kolunu sıkıca kavramış ve "Çizgiler ne bilmiyorum" derken bu şeyleri oldukça kısık bir sesle söylemişti.
"Her neyse işte" diyerek bir adım geriye çekilen Geumjae'nin gözü bana takıldığında birkaç defa gözleri benim ve kardeşinin arasında gidip gelmiş sonra da bir elini omzuma koyarak yanıma yaklaşmıştı ve yemin ederim birazdan ben bir şey yapmadım diyerek ağlamaya başlayacaktım.
"Sen bir şeyler biliyor musun?" diye sorduğunda direkt başımı sallamam da bu korkum yüzündendi zaten ve Yoongi'nin neler olduğunu neden abisine anlatmak istemiyor olduğunu da pek çözememiştim.
"Neden susuyorsun anlatmayacak mısın Jimin?"
"Şey, Chanyeol. Evet Chanyeol yüzünden ağladı, o salak dalga geçmiş sanırım o yüzden böyle oldu işte. Ne hakkında dalga geçti bilmiyorum ama kardeşini o ağlattı." Zor durumda kalınca dilim cidden çözülüyordu bu yüzden arkadaşlarım kötü bir şeyler yapacaklarsa beni bu işlere dahil etmeseler iyi ederlerdi yoksa en küçük sıkıştırmada her şeyi anlatırdım.
"Chanyeol mu? Yine mi düşünmeden konuşmaya başladı bu çocuk" diyerek tekrar Yoongi'ye dönmüş olsa dahi büyük eli omzumda durmaya devam ettiği her saniye ben çok geriliyordum. Yoongi sessiz kaldığında ise derin bir nefes vermiş ve "Artık onun söylediklerini kafaya takmadığını söylemiştin. hani o her ağzına geleni söylüyordu bu yüzden ona üzülmek saçmaydı" dediğinde kaşlarımı çatmıştım.
Üzülmek saçma dedi diye sahiden Yoongi'nin bir daha asla kırılıp üzülmeyeceğini falan sanmış olamazdı değil mi? Bu tamamen aptallıktı.
"'Seni olduğun gibi kabul etmiş' dedi bana. Ben hoşlanmıyorum işte, biliyorsun" dedikten sonra sanki bir şeyler söylemeye devam edecekmiş gibi bir şekilde durduğunda ağzından çıkacak olan cümleleri beklemiştim fakat Yoongi omuzlarını düşürerek etrafa bakınmış ve beklediğimin aksine sadece kısaca "Konuşmak istemiyorum" demişti.
Geumjae ve beni orada yalnız bırakmadan hemen önce de kafası karışmış bir şekilde yürümeye başlarken "Olmuyor zaten" diye kendi kendine söylenmiş olduğunu duymak zaten karışık olan aklımı biraz daha bulandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanficTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?