Montlar giyilmişti, benim verdiğim eldivenlerle şapka da yerli yerlerine geçirilmişti ve en önemlisi ise atkılar tam anlamıyla güzelce takılmıştı. Yoongi kendi atkısını kullanırken daha giymemiş olduğu eldivenlerini ve şu anda başında bulunan şapkayı ona ben vermiş hemen sonrasında da Yoongi'nin bana hediye ettiği o güzel kokulu atkıyı güzelce boynuma sarmıştım fakat artık onu ben kullandığım için yavaş yavaş onun kokusu silinmeye başlıyordu.
Artık yüzümü gömerek bile isteye koklamadıktan sonra kokusunu hissedemiyordum.
Bu duruma başka bir zaman ciddi bir çözüm bulmam gerektiğini aklımın bir köşesine not ederken karşımda durmuş önündeki aynaya bakan Yoongi'yi izliyordum.
Biraz fazla abarttığım için şu an sadece gözleri görünüyor olan Yoongi kolunu kaldırarak bere tarzında olan yünlü şapkasını geriye doğru çekiştirmiş ve yüzünün neredeyse yarısını kaplamış olan atkıyı da açarak aşağıya indirirken "Çok sıcak" demişti.
Haklıydı işte çocuk, sanki Rusya'ya tatile gidiyormuşuz gibi sarıp sarmalamıştım onu.
"Yoongi gel şu eldivenleri de geçirelim eline ondan sonra gideriz" diyerek yanına adımladığım sırada aynaya bakmayı keserek bana dönmüş ve kısaca başını sallarken benden önce davranarak eldivenlerden birini sol eline geçirmişti. Her birkaç dakikada bir salondan gelen sızlanma seslerini tekrar duyduğumuzda ben başımı iki yana sallayarak "İki dakika fazladan bekleyemiyorlar" dediğim için gülen Yoongi'nin elinden diğer eldiveni kaparak geriye çekilmiştim.
Sağ elini kendime çekerek eldiveni önce parmaklarından geçirirken bunu onun da tek başına halledeceğini biliyordum fakat Yoongiyle ilgilenmek şu iki gün içerisinde en çok sevdiğim şey olmuş olabilirdi. Senelerce böyle hiçbir şey yapmadan dursa dahi asla tek kelime etmeden her işine koşabilirmişim gibi geliyordu çünkü oyuncak bebek gibi bir şeydi.
Bunu öyle herkese söylemiyor olsam da ben küçük bir çocukken bebeklerle oynamayı ve onların kıyafetlerini değiştirerek kendi başıma onlarla küçük bir dünya yaratmayı çok severdim bu yüzden şimdi Yoongi de bana o bebeklerden bir tanesiymiş gibi geliyordu ve onunla ilgilenmek de beni çocukluğuma götürdüğü için bu işten gereğinden fazla hoşlanıyordum.
"Bitti. Artık yanlarına gidelim de söylenmeyi kessinler" diyerek elini tuttuğumda bunu yine normal karşılamış olduğu için tuttuğum elini çekiştirerek odadan ayrılmış ve giydiğim montun omzunu yukarıya çekerek diğerlerinin görüş açısına doğru ilerlemiştim.
"Sadece biraz oynamak için çıktığımızın farkındasınız değil mi?" diyerek ayaklanan Hoseok'a gözlerimi devirerek bakarken hafifçe boğazımı temizlemiş ve "Ailesi onu bana emanet etti, hasta olursa hoş olmaz" dediğimde Taehyung yüzünü buruşturarak başını iki yana sallamış ve "Boş yapma da gidelim" diyerek dış kapıya yönelmişti.
Çıktığımızı haber vermek için anneme seslendikten hemen sonra diğerlerinin ardından dışarıya çıktığımda hepsinin çoktan hazır olduğu görerek ayakkabılarımı ayağıma geçirmiş ve tekrar ilerleyerek Taehyung'un arkasında tüm ilgiden uzakta saklanmış olan Yoongi'nin yanına koşturmuştum. Aramızda bir beni tanıyordu bir de hala daha neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde Taehyung'u tanıyordu bu yüzden toplu bir şeyler yaptığımız sırada hangimiz oradaysa genelde onun yakınında duruyordu.
"Eldivenler sıkmadı elini değil mi?" diyerek Yoongi'nin kulağına eğildiğim sırada çoktan parkın olduğu yöne doğru ilerlemeye başlamıştık. Yoongi ellerini görüş hizasına götürerek onlara baktıktan sonra başını iki yana salladığında elimi kaldırarak beresini biraz daha geriye çekerek alnını açığa çıkardığımda birkaç saç teli aradan sıyrılarak gözlerinin önüne doğru düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
Hayran KurguTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?