Kafam bir süredir çok karışıktı. Muhtemelen kardeşim bu durumu bilse en azından kafamın karışmasına yetecek kadar bile düşünebiliyor olduğum için sevinmemi falan söylerdi. Daha önce de söylediğim gibi pek anlaşamıyor olduğumuzu bu şekilde de anlamanız tabii ki olasıydı fakat şu anda karşımda oturmuş hızlı hızlı ağzına bir şeyler tıkıştıran çocuğa durduk yere içimi açasım gelmişti.
Sanki dakikalar sonra çıkıp okula gidecek kişi ben değilmişim gibi salonun ortasındaki masada oturmaya devam edip aklımdaki o türlü düşünceleri kardeşime anlatasım gelmişti. Bu düşünce aklıma ilk düştüğünde ve o masada oturmaya devam ettiğim her saniye oldukça tuhaf hissettirmiş olsa da kendimi ona neden açmak istediğimi anca evden çıkıp okul yoluna koyulduğumda fark edebilmiştim.
İçimi ona açmak istiyordum çünkü yine her zamanki gibi benimle dalga geçerek bir şeyleri abarttığımı ve tam bir drama adamı olduğumu söylerek benimle dalga geçmesine ihtiyacım vardı. Son birkaç gündür düşüncelerim normalinden daha ağır gelmeye başladığı için artık eski aptal Jimin olmayı bile özler olmuştum.
Yoongi ile ilgili bir şeylerin ters gittiği çok belliydi, asla anlam çıkaramıyordum fakat onda ters giden o kadar şey varmış gibi geliyordu ki artık geceleri düşünmekten uyuyamaz hale gelmiştim. İlk başta herhangi bir hastalığa sahip olduğunu düşünmüştüm fakat hem düzenli bir ilaç içmiyor oluşu hem de hastalık belirtileri gibi şeyleri pek göstermiyor oluşu yüzünden bir süredir bu ihtimali pek düşünmüyordum.
Hani sanki bir şeyleri biliyor gibi olursunuz ama kendi kendinize bile asla dile getiremezdiniz ya, ben bir süredir tam olarak bu batağın içerisine düşmüştüm işte.
Yoongi farkında bile olmadan beni çok yormaya başlamıştı, tüm bu gizem beni bunaltıyordu ve bazen neden uğraşıyorum ki diye düşünmeden edemiyordum.
Sahiden Yoongi'den hoşlanıyor olduğum gerçeğini artık inkar etme boyutunda olduğumu düşünmüyordum, her şey apaçık ortadayken salak gibi doğruları inkar etmeye gerek yoktu fakat aramızdaki gizem o kadar can sıkıcıydı ki bazen ağır geliyordu.
Yani bu düşünceler kendi isteğimle oluşturduğum şeyler olmadığı için istediğim an aklımdan çekip atamıyordum, bazen bu kadar şeyin içinde boğulduğum için canım da sıkılmaya başlamıştı ama yine de hiçbir suçun onda olmadığını da biliyordum tabii ki. Bunu bildiğim için de Yoongi'ye karşı hiçbir tavrım değişmemişti aksine dört derstir onu hiçbir yerde görmemiş olmak içimde tuhaf bir sıkıntının büyümesini sağlamıştı.
Abisi okuldaydı, onu görmüştüm fakat Yoongi sahiden hiçbir yerde yok gibiydi. Okula gelmemiş olma ihtimali tabii ki aşırı normal bir durumdu ama insan böyle merak etmeden de edemiyordu işte, bu yüzden bugün birlikte aldığımız ilk derse girmek için acele ederek koridorlarda koşturmaya başlamıştım. Burada da olmayacağından oldukça emin olsam da belki bir umut okula gelmiştir diye düşünerek hızlı hareket ediyordum.
Açıkçası dünden beri onunla konuşmayı özlemiştim, evet belki de bu durum biraz saçma olabilirdi ama yemin ederim ki elimde olan bir şey değildi. Hep aklımda olduğu için aklımda olanın yanımda olması fikri daha hoştu bu yüzden de ayrı olunca çabucak onu özlemem bu yüzden olabilir diye düşünüyordum. Yani en azından düşününce bu durum bana mantıklı gelmişti.
Bu düşünce biçimine o kadar sağdık kalmak iyi bir fikir olmayacak ki daha yeni dolmaya başlamış olan yere girdiğimde onu sınıfın içerisinde görememiş olmak hevesimin de daha çabuk kırılmasına neden olmuştu. Bu yüzden düşük omuzlarla birlikte Jackson'ın yanına ilerleyerek boş yere otururken "Yoongi'yi görmedin değil mi?" diye sormuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanfictionTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?