³⁹' Benim için doğru kişi sensin

474 70 211
                                    

Sakinleştiğimizden beri Yoongi'nin yatağında yayılıp telefondan bir şeyler izlemek dışında hiçbir şey yapmıyorduk, sadece kısa kısa videolar izleyerek zaman geçirmeye çalışıyorduk çünkü ikimiz de aptalca videolar izlemenin yemek saatini daha erkene çekeceğine inanan insanlardandık.

Bu yüzden aptalca şeyler yaptığımız sırada adına kurtarıcı demek istemediğim bir şahıs en sonunda imdadımıza yetişmişti.

"Yoongi hyung yemek hazır!" diye kapının ardıdan bağıran kardeşimin sesini duyduğum gibi o içimde bir yerlerden gelen yüzümü buruşturma isteğine engel olamamıştım. Açıkcası bu çocuk neden böyleydi onu da bilmiyordum ama söylediği şey yüzünden ben de ona geri bağırmak ve "Senin abin benim bana niye söylemiyorsun!" demek zorunda kalmıştım.

Beni kötü bir abi olmam için zorluyordu.

Ve başarıyordu da.

"Çünkü senin kıçını kaldırmak çok zor ama Yoongi hyung ayağa kalkar ve odadan çıkarsa sen de peşinden koşarak geleceğin için kolay yolu kullandım" dediğinde bu sözlerine gülmeye başlayan Yoongi'ye kıstığım gözlerimle bakmaya başlamıştım çünkü kardeşimin haklı olması ona haklı olduğunu belli edecek şeyler yapacağımız anlamına gelmiyordu.

Kardeşim ise utanmaz bir pislik olduğu için gitmek yerine bu sefer kapıyı yavaşça aralamış ve "Aynı köpekler gibisin" demişti. Bana! Köpek olduğumu söylemişti öyle mi? Görünüşe göre yarın akşam annemler uyuduğunda birini yanlışlıkla balkona kilitleyip uyuyacaktım.

Tamamen yanlışlıkla olacaktı bu.

"Köpekler gibi miyim? Bence değilim" diyerek giydiğim terliği kapıya doğru fırlatana kadar kardeşim çoktan kapıyı da ardından çekerek ortadan kaybolmuştu ve sanırım benim reflekslerimi biraz daha güçlendirmem gerekiyordu. Fakat şu anda önemli olan bu olmadığı için sorumu yanıtlayabilecek tek kişi olan Yoongi'ye dönmüş ve bana bir cevap vermesi için gözlerine bakmaya başlamıştım.

Çünkü köpek olduğumu sanmıyordum.

Diğerlerini bekletmemek adına çoktan odadan çıkmış olsak da inatla Yoongi'nin dibine girerek ondan bir cevap almak için uğraştığım sırada Yoongi en sonunda durmuş ve "Değilsin ama köpekler de kötü değil ki" demişti başını birkaç defa iki yana doğru sallayarak. "Hele de yavru olanları çok sevimli, tüm gün sevmek istiyorum."

Anladığımı belli etmek adına başımı sallarken Yoongi çoktan yanımdan sıyrılarak masadaki boş yerlerden bir tanesine geçtiğinde gözüm kardeşime takıldığı için sırıtmaya başlamıştım. Hazır Yoongi'nin anne babası da içerideyken biraz sinir bozucu olmamda bir sıkıntı olmaz diye düşündüğümden kardeşimin kulağına doğru eğilirken bir yandan da omzunu sıkı sıkı tutuyordum. Kaçabilme ihtimali de vardı sonuçta.

"Senin sandığın gibi sadece köpek değilim aptal, yavru bir köpeğim ben" diye fısıldadığım için yüzünü buruşturarak beni hızlıca itmiş ve "Ne saçmalıyorsun ya!" diyerek karnıma dirseğini geçirmişti. Bu eziyetleri yetmezmiş gibi bir de, "Anne Jimin'e bir şey söyle tuhaf davranıyor, bir deliyle aynı soydan olmak istemiyorum" diye mızmızlanmıştı.

Ben miydim deli!

Asıl deli kendisiydi bir kere.

"Hayır anne asıl sen ona bir şey söyle, bana köpek dedi" diyerek araya girdiğimde annemin sadece küçük gülümsemesiyle bize üç saniye boyunca bakması kardeşimin başını eğmesine benim ise hızla kaçarak Yoongi'nin yanına oturmama yetmişti.

Sizin bildiğiniz o üç saniye kuralı vardı ya, işte onun aynısının bir değişik versiyonu bizde de vardı.

Eğer annem üç saniye boyunca gülümseyerek bize baktıysa ya birazdan kıyamet kopacaktır, ya da üç vakte kadar o kıyametin kopacağı haber edilecektir demekti bu. Fırtına öncesi sessizlik ya da ne bileyim tam anlamıyla bir kaosun habercisiydi. O gülümseme yerini düz bir ifadeye bırakana kadar kaçarsanız şans bu sefer de sizin yanınızda olurdu fakat olur da kaçamazsanız işte o zaman bunun tek bir anlamı var demekti.

THEATRE CLUB | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin