Oyunumuz bitmiş olsa da hepimiz sahnede yanyana dizilmiş ellerimizi birleştirerek bizi izleyen herkese selam verirken gözüme bir şey takılmıştı. Geumjae ailesinin tam da yanında ayakta dikilmiş Yoongi'ye gülümseyerek bakarken belki de salondaki en sesli alkışı tutan kişi olabilirdi ama bu neşesi benim yüzümden çok fazla uzun sürmemişti.
Üzerindeki bakışları hissettiği gibi bana döndüğü anda ellerinin hareketi durmuş ve kollarını göğsünün üzerinde birleştirirken bakışlarını tamamen farklı bir tarafa çekmişti. Onun hâlâ daha bana böyle davranmasına anlam veremiyordum, yaptığı terbiyesizliğin üzerine böyle davranmaya devam edebilmesi cidden pes dedirtiyordu.
Bu adam beni kıskanıyordu ya, kuduruyordu resmen.
Ama umursamamaya çalışıyordum çünkü bu halleri yüzünden Yoongi'yle arası bozulan o oluyordu ve o böyle davrandıkça biz Yoongi'yle daha da yankılaşıyorduk. Geumjae'nin kazandığı tek şey nefret ve kardeşini kendisinden uzaklaştırmaktan başka bir şey olmuyordu.
Salaklık ediyordu.
Fakat söylediğim gibi umurumda dahi olmayacaktı bu yüzden hepimiz kısa süre içerisinde ailelerimizin yanına dağılmışken salon da yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. Tüm sahneler bitmiş, notlar çoktan alınmışken bir sonraki tiyatro dersi için o kadar heyecanlıydım ki birileri gelip de çıkardığımız iş için bizi övsün istiyordum.
Tepeden tırnağa her şeyi mükemmel yapmıştık, her küçük detay çok içime sinmişti.
"Çok farklı bir şeyler yapacağız dediğinde bu kadarını da beklemiyordum" diyen annem kollarını etrafıma sardığında gülümseyerek başımı sallamış ve babama da göz ucuyla bakarken "Siz oğlunuzu çok hafife almışsınız" demiştim. "Peki beğendiniz mi?"
"Beğenmek ne kelime, harikaydı Jimin. Yoongi'nin rol yeteneği şakaya gelmez gerçekten" diyerek bana göz kırpan annem yüzünden gülümseyerek başımı eğdiğimde bir de omzuma küçük bir yumruk yemiştim, annem biraz böyleydi işte. "Yoongi şu çocuk mu?" diyerek bir yeri işaret eden babam sayesinde anında gösterdiği yere döndüğümde yüzümdeki gülümseme daha da büyümüştü.
Bizden biraz daha ileride babasına bir şeyler anlatan Yoongi'nin sırtı bana dönük olsa da yüz ifadelerini o kadar iyi tahmin edebiliyordum ki babamın sorduğu soruya cevap verememiştim. Cevap veremiyordum çünkü aklım yine uçmuş gibiydi, aklımı böylesine dağıtabilen en güzel şey olabilirdi.
"Tebrik etmediğimiz bir tek o kaldı, yanlarına gidelim mi?" diyen annemin sözleri dahi bitmeden başımı hızla sallayarak onu onayladığımda ailemi bile geride bırakarak yürümeye başlamış ve onların yanına ilerlemiştim. Hazır Geumjae de yanlarında değilken gideyim istiyordum bu yüzden biraz daha hızlanmış ve onlara ulaştığım gibi ellerimi Yoongi'nin omuzlarına yerleştirmiştim.
"Annemler seni de tebrik etmek istiyorlarmış da" diyerek bana dönen Yoongi'ye açıklama yaptığımda gülümseyerek hemen arkamda kalan anne babama bakmış ve hafifçe eğilmişti. Bu hareketi yüzünden ellerim omuzlarından kaymış olsa da sorun değildi çünkü o kalktığında tekrar ellerimi omuzlarına yerleştirmiştim.
"Evet Yoongi, efsane oynuyorsun tatlım her sözüne hayran kaldık" derken iki eliyle önünde tuttuğu çantasını babama uzatan annem tekrar kısaca bizi alkışladığında gülümsemekten başka yapacak bir şey bulamıyordum. Böyle hepimizin bir arada olması tuhaf ama hoş bir şekilde hoşuma gitmeye başlamıştı.
"Ben onları gizli gizli dinlerken de çok iyi oynuyordu ama sahnede çok daha iyiydin Yoongi hyung" diyerek saf gibi sırıtan kardeşime ise göz devirmeden edememiştim çünkü az önce bizi dinlediğini itiraf etmişti. Pislik, özel diye bir şey bırakmamıştı resmen bir de gelmiş Yoongi'yi övüyordu utanmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THEATRE CLUB | yoonmin
FanficTiyatro kulübünde verilen bir grup çalışması sayesinde tanışan gençlerden birinin sakladığı küçük sırlar bu ödevi ne tür sıkıntılara sokabilirdi?