Gün boyu Armando'nun odasını gözetliyor çıkması için an kolluyordum. kahve almak için kafeteryaya inmiştim geri döndüğümde ise Armando odasında yoktu. Hızla bir çalışanın masasına yönelip Armando'yu sordum.
"Az önce çıktı" diyip geri işine yöneldi. Hızla masama ilerleyip sandalyeme astığım ceketi aldım ve çıkışa doğru koştum. Çıkış kapısında ki Armando'yu gördüğümde daha kuvvetli bir şekilde koştum. Arkadan koluna girip "Bugün bendesin" dedim.
Bana şaşkınlıkla bakıyor ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu ona bir açıklama gereği hissediyormuş gibi olduğumdan "Bugün sana İstanbul'u gezdircem" dedim.
Kolumdan kolunu çekmeye çalışıp "Gerek yok" dedi. Adamın koluna nasıl yapıştıysam kas yığını adam kolunu benden kurtaramamıştı. İşaret parmağımı havada sağa sola sallayıp "Hayır efendim gerek var" diyip valeden arabamı istedim.
"Beliz kolumu bırakır mısın?" dedi. Daha da çok sarılıp kafamı Armando'ya doğru kaldırdım "Hayır bırakmam" dedim. Bir süre gözlerimiz birbirne kenetlenmişti. Merdivenleri tamamen indiğimiz de Armando'ya kapı açan şoföre eliyle durdu. Arabam önümüzde durduğunda hiç bir şey umursamadan yanağını öpüp şoför koltuğuna geçtim.
Arabayı çalıştırıp gaza bastım. Kısık sesle arka fonda çalması için müzik açtım. Birkaç dakika sonra kırmızı ışıkta durduğum da Armando "Özür dilerim" dedi. Ona yandan bir bakış atıp yeşil ışık yandığında arabayı çalıştırdım kısaca "Tamam" diyip konuyu kapattım. Bana baktığını hissedip kısa süreli bende ona bakıp geri önüme döndüm "Bu kadar mı?" dedi.
"Evet bu kadar çünkü senden zaten bir özür bekliyordum. Haksız olan sensin beni anlamadan dinlemeden kendi kendine bir ruh haline büründün" dedim. Bana doğru tamamen dönmüş beni izliyordu. Ona aldırış etmeden başladığım lafa devam ettim. "Şirkete geldiğim de yorgundum zaten Egemen'ler dışarı çıkalım dediğinde 'Yorgunum istemiyorum' diye reddettim. Onlar da haftasonu hiç dışarı çıkarmadığımı biliyorlardı ve neden yorgun olduğumu sorup üstüme gelince birlikte olduğumuzu belli olmasın diye aniden kabul ettim"
"Belli olsun" dedi. Armando'ya ne demek istediğini anlamak için baktığımda sigarasını yakıyordu. İçimden ne kadar çok sigara içiyor diye düşünüp önüme döndüm. "Anlamadım?" dedim.
"Birlikte olduğumuz diyorum belli olsun ne olcak" dedi. Bir an şokla ona döndüm. Kendimi toplayıp önüme gelen saçlarımı arkaya savurup yola döndüm. Birkaç kez yalancıktan öksürüp "Nasıl yani? Senin için bir sıkıntısı yok mu?" dedim.
Kendi tarafında ki camını açıp sigarasının külünü dışarı doğru parmak darbesiyle püskürttü. "Benim için bir sıkıntısı olsa baştan seninle bir yola girmezdim" dedi.
Karşılık vermeden arabayı sürdüm. Galata köprüsüne yakınlarda bir yerde arabayı park edip aşağıya indim. Arka koltuktan ceketimi alıp giyindim. Armando da yanıma gelmişti. Balık tutan insanları gösterip "Balık tutmak ister misin?" diye sordum. Ağzıyla cıklatıp ellerini pantolonun cebine koydu "Daha sonra belki"
"Peki" dedim. Sessizce sadece yürüyorduk. Gerçekten çok sıkıcı bir kişiliği var. Sohbet etmemek için kırk takla atıyor resmen. Biraz daha Armando'ya yaklaşıp işaret parmağımı havaya kaldırıp karşımızda ki Galata Kulesini gösterdim. "Bak biz şu an oraya gidiyoruz manzarası çok güzel. Şu an da yürüdüğümüz yer Galata Köprüsü o uzakta ki yerde Galata Kulesi" dedim. Bana bakıp hafif gülümsedi.
"Uzakta gözüküyor niye arabayla gitmiyoruz" diye sordu. Elimle havada bir şey işaret edermiş gibi hareket ettirdim. Dudaklarımda otomotikman büzüşmüştü. "Çünkü orada çok güzel sokaklar var dar ve uzun ve o sokaklarda ki duvarlar da çok güzel çizimler var onları görmeni istiyorum" dedim. Bana karşılık kafasını olumlu anlamda salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR OYUN (+18)
Random⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ (Kapakta ki kişiler gerçek karakterleri yansıtmamaktadır.)