Başımın ağrısından uyuyamamıştım. Ne zaman tam uykuya dalacak olsam babamın odasında yattığımı fark etmemle uykum gidiyor yerine acı bırakıyordu. Gözlerimi açtığımda da Armando ellerini sıkı sıkı bana sarmış yanımda yatıyordu. Bir süre sonra başımın ağrısı dinmeyince hap içmek için yataktan kalktım. Odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Etraf o kadar karanlıktı önümü bile göremiyordum.
Çekmeceden hap alıp suyla birlikte yuttum. Ellerimi tezgaha dayayıp basımı eğerek hapın etkisini göstermesini bekledim. Matem'in ağlama sesini duyduğum da sesi takip ettim. Armando'nun hangi odada nereye yatırdığını bilmiyordum.
Ses benim odamdan gelince içeri girmemle gördüğüm görüntüyle olduğum yere çakılmam bir oldu. Babam, Matem'in beşiğini sallayarak "Torunum çok tatlıymış, kızım" diyordu. Hayaldi. Hayal olduğunu biliyorum ama neden bu kadar gerçekçi? Ellerimi gözüme götürüp ovaladım. Gitmemişti. Hala buradaydı, demek ki hayal de değildi. Elimi babama uzatarak "Baba?" diyerek varlığını hissetmeye çalıştım.
"Beliz" dedi biri fakat bu ses babama ait değildi. Arkama dönerek gelen sesin sahibine baktım. Armando tedirgin gözlerle bana bakarak "Bir şey mi oldu?" diye sordu.
"Matem ağladı" dediğimde Armando başını yana atarak Matem' baktı. "Ağlamıyor?" dediğinde arkama dönüp Matem'e baktım. Mışıl mışıl uyuyordu ve hiç az önce ağlamış gibi gözükmüyordu. Babamı gördüğüm yere baktım, yoktu. Bakışlarımı komple oda da gezdirdim fakat yoktu. Yoktu. Yoktu. Yoktu... Hayal kırıklığıyla odadan çıktım geri babamın odasına gitme cesaretim gitmişti. İç çekerek oturma odasına gitti.
Armando da benim odamdan çıkmış yanıma geliyordu ki "Beni yalnız bırakır mısın?" diye sormamla olduğu yerde durdu. Bir süre daha durup bana baktıktan sonra geri benim odama girdi. Niye bu kadar gerçekçiydi? Niye ben gerçekten sesini duydum babamın? Hayal değildi, hayal olamayacak kadar gerçekti. Babam yeniden gelsin istiyordum. Yeniden bana kızım desin istiyordum. Belki de buradaydı? Bakışlarımı etrafta gezdirdim fakat yoktu.
Ben babama gideyim?
Yerimden sessizce kalkıp kapının önünde ki askılıktan üzerime ceket aldım. Ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Hava daha yeni yeni açmaya başlamış olsa da ortalık karanlıktı ve daha sokak ışıkları bile sönmemişti. Simay'ın laf arasında iken, babamın annemin yanına gömüldüğünü söylemişti.
Hızla mezarlığa doğru ilerleyip, babamı daha fazla bekletmedim. Yarım saatten az bir süre yürümüştüm fakat şuan mezarlığın kapısını önündeydim. Mezarlığa girip annemin mezarının yanına ilerledim. Yanı boş olan annemin mezarının yanında artık babam yatırıyordu.
Alışık olmadığım bu manzarayı görünce yere çöktüm. İçimden babama sarılıp ağlamak geliyordu. Yine babam için döktüğüm gözyaşlarımı babama sarılarak dindirmek istiyordum fakat o artık yoktu. Babamın ayak ucuna geçip, oturdum. Aylar geçmişti ve ben yeni babamı ziyaret ediyordum.
Annemin ölüm yıldönümünde geç kalmamı hatırladım. Baba çok sinirlenerek "Bir daha bu saygısızlığı yapma!" demişti. Şimdi bu saygısızlığı babama yapmıştım. O kadar çok utanıyordum ki başımı kaldırıp tek kelime edemedim. Sadece sessizce ağlıyordum.
"Neden?" diyerek üstüne atıla toprakları sıktım. "Neden gittin baba?" diye fısıldadım. Bakışlarımı yerden kaldırıp zorla mezarlara bıraktım. Babamın isminin mezar taşı üzerinde yazması garip geliyordu. Garipseyerek iki mezar taşına da baktım sonra mezar taşları üzerlerinde ki fotoğrafları dikkatimi çekti. İki fotoğrafta da bana bakıp gülümsüyorlardı aynı şekilde ben de onlara yüzümde buruk tebessümle gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR OYUN (+18)
Разное⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ (Kapakta ki kişiler gerçek karakterleri yansıtmamaktadır.)