Ne kadar süre geçtiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Armando ara sıra beni Matem'in beslenme saati geldiğinde uyandırmıştı ve şuan yine uyandırmaya çalışıyordu. Gözlerim yavaşça araladım. Armando elini yaslandığım koltuğun baş kısmına dayamış adımla bana sesleniyordu. Mırıldandığım sırada önüme gelen saçlarımı yana çekerek "Geldik." dedik.
Türkiye'ye gelmiştik. Babamın yanına. Gözlerimi açarak etrafıma bakındım. Simay çoktan inmiş olmalıydı ki etrafta göremiyordum. Hızla kalkıp ceketimi giyindiğim sırada Armando bir elinde puset bir elinde bebek yorganıyla yanıma geldi. Puseti büyük masanın üstüne koyduğunda tutup, başlık kısmını açarak Matem'e baktım. Dudaklarını büzmüş uyuyordu ve üstünde tahmin edemediğim kadar fazla yorgan vardı.
Armando elinde ki yorganı da Matem'in üstüne sermeye hazırlanırken elini tutup, durdurdum. "Sence de üstünde fazla ağırlık yok mu? Daha birkaç haftalık boğulur" diyerek durdurdum.
Armando, Matem'e bakıp tekrar bana dönerek "Evet daha birkaç haftalık ve en ufak yelden bile etkilenebilir. Arabaya bindiğimiz de alırım" diye tebessümle konuştu. Başımı olumlu anlamda sallayıp yorganı sermesi için yardım ettim. Daha sonra elinde görmediğim bebek beresini, Matem'in başına geçirdi. Her şey küçücük bedenine o kadar büyük geliyordu ki başı berenin içinde yok olmuştu. Gözlerini kapatan bereyi azıcık yukarı çekip "Çok tatlı" dedim.
Armando bu kez giymem için benim montumu bana tutarak "O ceketle sende üşürsün ufaklık daha yeni taburcu oldun." dedi. Hiç itiraz etmeden tuttuğu monta kollarımı geçirdim. Önümü fermuarını çekerek dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı. Bir eline puseti alıp diğer eliyle benim elimi tutarak parmaklarımızı birbirine kenetledi. Uçağın merdivenlerinden inerken Armando'nun abartarak anlattığı soğuk havaya baktım.
"Bu mu soğuk dediğin hava?" diye sordum. Bana bu soruyu gerçekten soruyor musun der gibi bakıp "Evet?" dedi. Bir şey demeden göz devirip İstanbul'a ayak bastım. Armando siyah uber tarzı arabayı işaret ederek "Sen git ben geliyorum" dedi. Matem daha fazla üşümesin diye elinde ki puseti de alıp arabaya doğru ilerledim. Armando yanımızda gelen doktor ve hemşireyle konuşuyordu. Büyük bir ihtimalle teşekkür ediyordu.
Arabaya bindiğim sırada Simay cam kenarına oturmuş camdan dışarıyı izliyordu. Armando ile konuştuğundan beri yüzü asıktı. Puseti arabada ki bebek koltuğuna koyup sıkıca sabitledim ki ani bir frenle kazaya yol açmayalım. Kontrol etmek için küçük hareketlerle puseti öne doğru çektim fakat baya sağlam sabitlemiştim. İşim bittiğin de Simay'a dönüp moral vermek için "Biz geldik" diye neşeyle konuştum. Simay bir bana bir de pusete baktı ve sadece gülümseyerek geri cam tarafına döndü.
Elimi koluna yerleştirip sıvazlayarak arkama yaslandım. Konuşmak istemiyordu ve zorlamanın bir anlamı da yoktu. Armando'ya baktığım da arabaya doğru aşırı karizmatik bir şekilde geliyordu. Hızla ağzımın suyunu silip Matem'e döndüm. Arabanın içi zaten çöldeymişiz gibi sıcacıktı, az daha Matem'i bu şekilde bırakırsam yavrucak nefes almakta zorlanacaktı. Armando da arabaya binip karşımızda ki koltuklara oturarak, şoföre sürmesi için komut verdi.
Matem'in üstünden yorganları aldığımda ellerini yukarı ayaklarını ise iyice aşağıya iterek esnedi. Bu anı Armando'ya haber vermek için ona baktığım da Armando'nun zaten hayranlıkla Matem'i izlediğini gördüm. Oturduğu yerden kalkıp pusetin önünde çömeldi. Başından bereyi de Armando çıkartıp yanağını öpmek için eğildi. Öptüğü sırada Matem'in gülümsemesini görmesiyle şaşkın tebessümüyle bana dönüp "Gülümsedi gördün mü?" diye sordu.
"Gördüm" diyerek ağlamaklı ses tonumla konuştum. Elini kirli sakallarına götürüp "Sakallarım acıtır diye günlerdir öpemiyordum, meğersem hoşuna gidiyormuş prensesimin" diyerek burnuna dokundu. Ben ise Armando'nun bu ince düşüncesine kahkaha attım. Elimi sakallarına götürüp okşayarak "Ama ben sana kıyamam. Sen bebeğini öpemiyor muydun?" diye hafif güleç hafif alaylı ses tonumla konuştum. Dudaklarımı çene kasının altında ki boşluğa götürdüğüm sırada Armando da kedi gibi bana yaklaştı. Emer gibi öpüp, elimi saç diplerine gömerek "Sen harika bir babasın" diye kulağına fısıldadım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖR OYUN (+18)
Acak⚠️+18 sahneler, fantazi, smut ve argo kelimeler⚠️ (Kapakta ki kişiler gerçek karakterleri yansıtmamaktadır.)