otuz ikinci bölüm: "un homme pleure."

334 40 65
                                    

(fr): bir adam ağlıyor.
medya: ceux qui rêvent, pomme.
şey diyeceğim skdasldjksdljm asıl kurgu daha yeni devreye girdi....... umarım fark etmişsinizdir sğaldpğsldsapdjfdkjfdkjf :o
günümüz.

kerim'den.

"Hayatımda ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyorum," Çalışma masamın önündeki tekerlekli koltuğun üzerinde oturuyordum. Önümdeki bembeyaz sayfaya yazmıştım bu giriş cümlesini. Dolma kalemin ucundan kâğıda akan siyah mürekkebin enfes hazzını seyretmeye doyum olmuyordu gerçekten de. "Bir ağrı veyahut bir sanrı... Gördüğüm her şey, dokunamıyorsam yok mudur? Dokunmak istiyorum. Derimi yüzüp dokumak istiyorum. Çok acı bir kitabı, sondan başa okumak istiyorum. Hayatımda ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyorum. Yalnız başına yürüyor bir adam sokağında. Beyaz elbisenin işlenmiş eteği dizlerine değen bir kadın geçiyor yanı başından. Bu, onu ilk görüşü değil ve son olmayacağını dememe gerek yoktur eminim... Adam, hayatında ters giden her bir şeyi kökünden sökmeyi düşünüyor. Hayal dünyasındaki tek oluşum bu. Hayal dünyası bundan ibaret."

Hayatımda ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyorum.

"Kumaş pantolonunun paçaları yerlere değiyor, çamura bulanıyor ve eh, haliyle, kirleniyor... 'Ruhum,' diye düşünüyor adam. Nasıl da acı! 'Ruhum da bu paça gibi, kirleniyor her geçen gün... Eğer akıtmazsam bu çamuru, daha da bulanacak yalnızlığına! Yahut paçalarımı katlamayıp sorunu kökten çözmezsem... Hayatımda ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyorum.' Kadın, topuklarını yerlere çalarak yavaş adımlarla ilerliyor yokuş yukarı. Adam ise durmuş, aşağıdan bakıyor kadının gidişine... Adımlarını ezbere almak ister gibi gözlerini büyütüyor usulca. Sırtını, kuzeyden esen soğuk rüzgârlar döverken , bir fırtınanın habercisi şimşekler gürültüsünü yukarıdan aşağıya bırakıyor! 'Ah, işte! Lacivert bir ışık! Kadının bomboş bir sayfa gibi duran bembeyaz elbisesi nasıl da boyandı mavi tonlarına! Ah, bir renk işte aynen böyle kudretli ve sanatsaldır! İşte!'"

Aptal adam, o kadın sana hiçbir zaman bakmayacak ki...

"Kadın, egzotik şapkasını düzeltmek için durdu. Hafif çantasını tırnaklarının ucunda tutuyordu, düzeltti duruşunu. Düşündü kadın: 'Şapkam, yakışmıyor bana öyle değil mi? Çok çirkin ve iğrencim! Bir adam, bir kahkaha beni bencilce incitebilir! Sen bir kadınsın, matmazel! Kendine gel, çok güzel ve çekicisin, diğer tüm kadınlar gibi...' Yürümeye başladı yeniden kahve saçlı kadın. Gecenin körü; göğe saçılmış yıldızlar pasparlak, ay ise hilâl şeklini vurmuş her nasılsa... Yokuşun aşağısındaki meydanda bir sirk bulunuyordu, kadın da oradan geliyordu zaten! Aslanların ve kaplanların çelişkili yırtışmalarını izlemiş, komik palyaçoların şapşallıklarına kulak kabartmıştı! Fakat bir yaygara kopmuş olmalıydı diğer burjuvalar arasında, çünkü kadın herkesten önce dönmüştü. Kadın bu şehirde fazla sevilmezdi, ailesi herkeslerden zengin ve görkemliydi! Öyleydi. Adam, onu nereden tanıyordu dersiniz? Adam, o palyaçolardan biriydi. Gözlerine bakmış ve ona angut laflar ederken, kadının mahkeme duvarı hissizliği diye betimleyebileceğim suratının bir tebessüme çaldığını görünce de nasıl bulmuştu adam! Ah, adam! 'Hayatımda ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyorum...'"

Belki de görür seni, düşlerinin arasında.

"Adam neden sirkin yolunu tutmuştu pekâlâ? Daha yeni dönmüştü... Hayır, adam kestirmeden, küçük arabasıyla, sırf kadınla karşılaşmak için evine gitmiş ve evinden aşağı inmişti. Kimse adamın, bir palyaço olduğunu öğrenmemeliydi. O, hayatında ters giden her bir şeyi kökünden sökmek istiyordu."

ballı süt | bxb.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin