günümüz.
Aradan geçen kırk dakika boyunca yatağımda uzanmış ve az önce ne bok yediğimi düşünüp durmuştum. O, beni öpmüştü ve buna izin vermiştim...
Aptal bir ifadeyle sırıtıyor, sonra sırıttığımın farkına varıp zoraki bir tavırla yüzümdeki rezalet tebessümü soldurmayı deniyordum. Yatağımdan kalkıp gardırobun önüne gittim ve aynalı ağır kapakları aralayıp, içinde üzerime uyabilecek kıyafetlere bakındım.
Sevdiğim ve arada sırada giydiğim, kırmızı oduncu gömleğimi çıkarıp yatağımın üzerine koydum ve geri gardırobun önüne gelip, gömleğin içine giyebileceğim bir tişört ve altıma giyebileceğim bir pantolon aradım. Bulduğumda onları da yatağımın üzerine koydum ve üzerimdeki üniformayı sonunda çıkarıp yarı çıplak kaldım öylece odada. Sırtımdan bir ürperti akıp geçtiğinde iç çektim ve üzerime tişörtü geçirip üzerine gömleğimi giyindim ve altıma da mavi kot pantolonumu giyip, paçalarını yukarı doğru iki defa katladım.
Ayağıma çoraplarımı giyindim ve bir anda telefonum çaldı. Nereye bıraktığımı hatırlamadığım telefonum odamda çalmıyordu. Koşarak odamdan çıktım ve salona doğru ilerledim fakat telefonun zil sesi mutfaktan duyuluyordu. Tekrar koşar adım mutfağa döndüm ve tezgahın üzerinde bulduğum telefonu elime alıp arayan kişiye baktım. Kaydetmediğim bir numaraydı.
Telefonu açıp kulağıma götürdüm ve, "Alo," dedim.
Mekanik ses, "Buradayım," dedi, bir fısıltıyla.
Göz irilerimin büyüdüğünü, kaşlarımın çatıldığını ve kirpiklerimin yersizce kıvrıldığını hisseder gibiydim.
"Buradayım. Sen, dünyanın bambaşka bir yerinde olsan da, aynı göğün altında ve aynı yeryüzünün üstünde yaşıyor olacağımızı biliyordum... Orada mısın?"
Kekeleyerek, "Efendim?" diye sordum.
Sonra telefon birden yüzüme kapandı.
Anlam veremeyerek bir süre olduğum yerde kalsam da sonrasında hazırlanmaya geri döndüm. Kısa bir aranın ardından tekrar telefonum çaldı ve yatağın üzerine bıraktığım telefonumu açmak için yatağın yanına döndüm. Telefonu elime aldığımda numaranın başka olduğunu fark ettim ve korkarak telefonu açıp kulağıma götürdüm.
Bu kez karşıdaki kişi, "Alo?" dedi.
Bu defa sesin kime ait olduğunu biliyordum.
"Kerim? Sen misin?" diye sordum yine de, emin olmak adına.
"Evet, benim? Bir şey mi oldu?"
"Numaramı nereden buldun?" Yatağın üzerine oturdum.
"Sınıf grubuna girdim bugün. Görmedin mi? Oradan aldım."
"Ne! Bizim sınıfta mısın şimdi?"
"Evet, canım... Beğenemedin mi?"
"Ne, beğenememesi... Kâbus..."
Gülüşünü işittim ve ben de usulca tebessüm ettim.
"Hazır mısın, aşağı in diyecektim."
"Evet, hazırım... Yukarı gelsene."
"Ne!"
"Sus ya. Aşağıda üşüme diye dedim. Annemi arayıp haber vermem gerek, beş-altı dakikayı bulur. Sen de o sıra yukarıya kadar gelirsin kapımın önünden alırsın beni nasıl fikir?"
"Hım, öyle diyorsun?"
"Evet de... Sen neden aşağı indin?"
"Bakkala gitmem gerekiyordu."
![](https://img.wattpad.com/cover/260719447-288-k618601.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ballı süt | bxb.
Tienerfictie"buradayım," iki çocukluk arkadaşı. efe ve batu. aralarına giren şehirler, ülkeler, koca bir gökyüzü ve silik hatıralar... hatıraların her detayını ezbere bilen batu bal, hatıralarını kayıplara karıştırmış efe süt... dev bir vicdan azabını bağrında...