Hissederek okumalar.. ✨
✨✨
Yaklaşık bir saattir aynı pozisyondaydık.. Ben koltuğun üzerinde yarım uzanmış vaziyetteyken o, neredeyse benim üzerime uzanmıştı.. Kafası boynuma düşmüştü ve sıcak nefesi huylanmama neden oluyordu.. Yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım.. Sabah ayrı, akşam ayrı, şimdi ayrı şeyler yaşamıştık.. İki elide belimi sıkıca sarmıştı.. Birinde hâlâ sargı olduğunu açılan belimden hissediyordum.. Elimi sabah sertçe çarptığım sakallı yüzüne bu kez oldukça yavaş bir şekilde çıkardım..
Titreyen, kararsız ellerim, sızlayan parmak uçlarım yanağına konduğu sırada kapı sertçe yumruklanmaya başladı.. İrkilerek doğrulmaya çalıştığımda üzerimdeki bedeni hiç yardımcı olmuyordu bana.. Kapı ise hâlâ yumruklanıyordu.. Bu saatte kimdi bu böyle!? Sonunda altından kalkabildiğimde hemen kapıya koştum.. Karşımda gördüğüm kişi olması gereken en son kişi bile değildi.. O'nun burda, benim kapımda ne işi vardı!?
Kapıya indiremediği için havada asılı kalan yumruk yaptığı elini yavaşça indirdi.. "Sen...." Devam etmeden önce yutkundum.. "Sen neden burda, benim kapımdasın?" Sızlayan gözlerimin kirpiklerini bir kaç kez kırpıştırdım.. Niye böyle bakıyordu.. Sanki, sanki sevmiş gibi....
"Asıl onun burda ne işi var!? Bu saatte nasıl evine alırsın onu!?" Ne saçmalıyordu.... Gerçekten bunun için mi gelmişti kapıma.. "Neredeyse bir saattir çıkmadı!! Nerde o!?" İçeri girmeye çalıştığında sertçe ittim onu.. Bu kez sinirden titriyordum.."Sanane!! Sanane ya!!" Benden beklemediği sert tepkim, yüksek çıkan sesim bozguna uğrattı onu.. "Sen kimsin?! Bana ne hakla hesap soruyorsun!?" Nemli saçlarından yeni duş aldığı belliydi.. Bu saatte.. Aklıma gelen düşünceler ile titreyen göz bebeklerime yaş doldu.. Bulanıklaşan görüşüme rağmen bir kez daha ittim onu.. "Karının koynundan çıkıp benim kapıma gelemezsin!!" Bakışlarındaki yenilgi çok yabancıydı.. Kibrini gölgelemişti.. "Sen, benim evime bakamazsın bile!!" Ses tonumu kısık tutmakta epey zorlanıyordum..
"Sende benim boynuma koca koca ahlar yüklerken onu evine alamazsın!!" Gözlerimden akan bir damla yaşa engel olamadım.. Her seferinde nasıl bu kadar yaralayabiliyordu..?
"Koca koca ahlar öyle mi!?" Ateş'in uyanmaması için kapıyı çektim.. "Sen hiç koca koca yangınların içinde kırk gece geçirdin mi?" Akan iki damla daha yaş ile birlikte sildim yanaklarımı.. "Bana laf kalabalığı yapma! Onun bu evde ne işi var!?" Benim acım onun için laf kalabalığıydı değil mi..?
"Sana yemin ederim koskoca bir hayal kırıklığısın.." Acı ile yana kıvrılmış dudaklarımı ısırdım.. "Yemin ederim koskoca bir ah, koskoca bir iç acısısın.."Derin bir nefes çekip devam ettim.. "Sen boynundaki o koca koca ahları sonuna kadar hak ettin.." Düşürdüğü omuzları ile bir kaç adım daha geri gidip bir basamak indi merdivenlerden.. "Ama daha korkunçu ne biliyor musun bazen bende o yangını hak ettiğimi düşünüyorum.." Ona bu hakkı veren bendim.. Sevildiğinden emin olunca ne kadarda cüretkar oluyordu insan..
"Her şeyin suçlusu o!! Hayal kırıklığında, boynunda ah olması gerekende Ateş!!" Gözlerimden peş peşe iki damla yaş aktı.. En acısıda neydi biliyor musunuz..? Derdi hâlâ Ateş'di... Beni düşündüğü için değil, Ateş burda diye burdaydı..Kırkıncı gecenin sabahındaydık, ve o benim kapımdaydı.. Ve yine onu buraya getiren Ateş'di..
Ve onun tam aksine bu kez benim adımlarım sağlamdı.. O geceki, on yedi yaşımın aklı ile konuşmuyordum üstelik.. "Âlâ, sen bu değilsin, benim hakkımda böyle konuşmazsın.." Nasılda farkındaydı her şeyin, onu nasıl koruduğumun..
"Senin bana bıraktığın şeylerden biride bu işte.." Güçlükle yutkundum.. Ona dair her anda acı vardı..
"Seni savunduğum bütün herkese büyük bir utanç.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE (mabel)
Teen Fiction"Benim hayatımda zamanla herşey değişir.. Ama senin ki değişmez sanmıştım, yanılmışım. Elimde değil yemin ederim, üç yıl boyunca kimseye bakmadım, ama ona baktım.. Sadece sana bakacağına söz verdiğim gözlerim Zeynep'e baktı.. Çok güzel çok fazla güz...