Bölüm •4•

4.9K 309 81
                                    

Hissederek okumalar..

✨✨

Yığıldığım yerden kalkamıyordum.. Gözümün yaşını silecek gücüm dahi yoktu.. Herkes geçecek sadece biraz zaman ver kendine ve acına diyordu.. Ama zaman aleyhime işliyordu sanki.. Bu gün düğün günüydü.. 28 Mayıs.. Ayın 28'leri.. Saat akşam on'a geliyordu..

Sevdiğim adam sevdiği kadınla evleniyordu.. Ama o kadın ben değildim.. Ben hiç o kadın olmamıştım ki, olamamıştım..

Babam gelmişti.. Hasta olduğumu söylemiştik..
İlk başta biraz paniklese de büyütülecek bir şeyim olmadığına inandırabilmiştik.. Hasta olduğumu duyarsa Aysel teyzenin çok üzüleceğini o yüzden anneanneme gittiğim yalanını söylediğimizi duyunca hiç hoşuna gitmesede kabul etmişti.. Şimdi herkes düğündeydi.. Müzik seslerini duyabiliyordum.. Sitenin ilk kısımlarında kalan havuz başında yapılacakı..

Sevdiğim adam neredeyse kapımın önün de davullu zurnalı düğün yapıyordu..

O, telaşla ordan oraya koşuştururken, damatlığını giyip evden çıkarken ben penceremden onu izlemiştim.. Gitmediğimi biliyordu.. En son evden çıktığın da baktığı ilk yer odamın penceresi olmuştu.. Ben o pencerenin önünde onun okuldan gelmesini beklemiştim.. Bana kitap okumasını beklemiştim.. Çikolatamı getirmesini, maçının bitmesini, işten gelmesini, evden çıkmasını.. Ben onu hep beklemiştim..

Ama bu gün... Bu gün çok farklıydı... Sevdiğim adamın damatlığıyla sevdiği kadının yanına gitmesini bekledim ben bu gün o pencerede..
Başka türlüsü yakamazdı beni artık..

O kıza gelinlik değil bana kefen giydirmişti..

Evden çıkarsam biri beni görebilirdi ama daha fazla evde duramazdım.. Zaten üzerime yıkılan evin yükü beni yeterince boğuyordu.. Üstümde siyah taytım ve yine siyah babamın kocaman tişörtlerinden biri vardı.. Ayakkabılarımı bile giymeden çıktım evden.. Yalın ayak.. Zeminin soğukluğunu tenimde hissediyordum.. Zaten normalde de soğuk olan ve zor ısınan el ve ayaklarım günlerdir hiç ısınmamıştı.. Buz gibiydi.. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum öylece.. Bir kaç dakika sonra geldiğim yerin hiç var olmamasını diledim..

"Sayın Zeynep Bolat hanfendiyi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" Zeynep.. bu hayatta belki de kıskandığım tek kadın.. Onu sevdiğinin yarısı kadar bile beni sevmesi için herşeyimi verirdim..
Ama o yine beni sevmezdi.. Sarı saçları hafif maşalanmış, yüzündeki makyajı onu olduğundan daha güzel göstermişti.. Duvak takmamıştı.. Kabarık gelinliğinin için de harika görünüyordu..

Ben ise görünmeyen bir köşede, perişan halde izliyordum onları.. Düğünlerini..
"Sonsuza kadar! Evet!"
Sonsuza kadar.. Evet.. dedi...
Siyah damatlığı yerini bulmuşçasına tam oturmuştu üstüne.. Saçlarına her zamankinden fazla özenmişti..
Sabah kapının önünde olduğu davullu damat traşı işe yaramıştı belli ki.. Sakalları her zamankinden daha kısaydı..

Artık küçücük kalan, kanlanan kara gözlerim onun içi parıldayan bal hareleriyle denk geldiğinde boğazımda ki yumru baskısını arttırdı.. Gözlerimden akan bir kaç damla yaş yanaklarıma süzüldü..
Bakışları yüzüm ile çıplak olan ayaklarım arasında gidip geliyordu.. O bana bakınca sanki bütün sesler susmuş, herkes gitmiş, sadece o ve ben kalmışız gibi.. Aramızdaki sessizlik kulaklarımı tırmalıyor gibi..

"Evet! Evet! Evet!" Bu sesi bastırmaya yetmemişti bakışları.. Zeynep yerinde oynarken onun bakışları hâlâ benim üzerimdeydi.. Benim baktığım adam, dahası sevdiğim adam artık evli bir adamdı.. Ama bu ona son bakışımdı belki de.. Arkamı döndüğüm de yürüdüğüm yol ayağımın altından kayıyordu sanki.. Gözlerim artık önümü göremeyecek kadar bulanıklaşmıştı..

SAUDADE (mabel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin