Bölüm •25•

2.2K 187 134
                                    

Hissederek okumalar..

✨✨

Odadan içeri girdiğimde dudaklarımdaki gülümseme hâlâ yerindeydi.. Peşimden bir eliyle çantayı, diğer eliyle de Su'yu tutarak Ateş geliyordu.. Minik Ateş bir an önce bezinin değişmesini istiyor olmalı ki ufak ufak mızıldanıyordu.. "Tamam aşkım, tamam bebeğim.. Eveett, değiştireceğiz şimdi.." dedim bir yandan konuşup, bir yandanda onu yatağa bırakırken.. Tişörtümü bırakmak istemiyor gibi daha sıkı sarılmıştı.. "Hanimiş yakışıklım?" diyip burnumu boynuna sürttüğümde gülüşü doldurdu odayı.. "Aa! Burdaymışşş!" dedim bende onun gibi gülerken..

Rahatlamış olmalı ki bırakmıştı tişörtümü.. "Bezi verir mi-" Ateş'e döndüğümde hâlâ aynı şekilde ayakta dikildiğini gördüm.. Yukarı kıvrılmış dudakları, gözlerinde çözemediğim bir ifade ile bize bakıyordu.. "Ateş?" İrkilir gibi oldu bir an.. Önce çantayı yere bıraktı.. Sonra uyuklayan Su'yu kardeşinin yanına yatağa yerleştirdi.. Seyrek saçlarının üzerinden öpmeyide unutmadı.. Yatağın yanına eğilip çantayı aldım.. İçinden iki bez ve altlarına serilen örtüleri çıkardım..

"Bende yapabilir miyim?" diye sordu başını omzumun üstünden uzatırken.. Dudakları boynumda dolaştı ufak ufak.. O böyle yapınca dilim tutuluyordu sanki.. Başımı sallayabildim sadece..
"Önce seni izleyeyim.." dedi omzumu da öpüp geri çekilirken.. Benim erimek üzere olan halimi görünce güldü birde.. Isınan yanaklarımı gizlemek için önüme döndüm hemen ama gözünden kaçmadı.. Birde yanağımdan öptü koklaya koklaya.. Tam o sırada bir ciyaklama yükseldi minik Ateş'den..

"Oyy! Tamam aşkım, tamam paşam bak değiştiriyoruz!" dedim bezi önünde sallarken.. Ben ona dönünce ağlaması kesildi hemen..
"Lan! Sıpaya bak! Kimi kimden kıskanıyorsun oğlum sen?" dedi ciddi ciddi kaşlarını çatarken.. O öyle yapınca yine ağladı minik Ateş.. Elimin tersiyle vurdum bir tane büyük olanına.. Tam ağzımı açmış kızacakken bu seferde güldü minik olan.. Ateş'e vurduğum için güldüğünü anlayınca bende gülmeye başladım..

"Ya yerim bak senii!" dedim ısırmamak için zor dururken.. Kırkı yeni çıkan bir bebeğin bu kadar her şeyi anlaması deli ediyordu beni.. Kırk uçurma mevlüdünü yapmak için bir kaç güne gelecekti annemlerde hep birlikte.. Alina bende olmak istiyorum dediği için bir hafta kadar geç yapacaktık.. "Bana vurduğun için gülen veledi mi yiyeceksin?" dedi inanamıyormuş gibi Ateş.. Dudaklarım da hâlâ kocaman bir gülümseme varken ona döndüm..

"Ama bir baksana şunlara..." dedim yan yana uzanmış ikizleri gösterirken.. Ben ikizlere bakarken o gözlerini benden hiç ayırmadı.. "Mucize gibi değiller mi?" Bence gerçek mucize bebeklerdi..
"Benim mucizem sensin.." Koyu harelerim yeşilleriyle buluştuğunda dudaklarımda ki kocaman gülüş yerini derin bir gülümsemeye bıraktı.. "Ama elinin değdiği her şeye mucizevi bir güzellik kattığın için bu veledi ve prenseside mucizeden sayabiliriz.." Ellerimi yanaklarına koyarken yüzlerimizi yakınlaştırdım..

"Senin beni böyle güzel seviyor olu-" İkinci bir ciyaklama sesi cümlemi tamamlamama engel oldu yine.. Ateş ağzının içinde bir kaç küfür mırıldanırken ben yine kocaman güldüm önümdeki bebeğe.. "Ya bak yerim seni bak!" dedim çoraplarından kurtardığım ayaklarını öperken.. Bebekler bir bütün olarak çok güzellerdi tamam ama ayakları ayrı bir güzeldi bence.. İki karış bile etmeyen bacaklarınıda öptüğümde yukarıya yaklaştıkça burnuma bebek kokusundan başka kokularda gelmeye başlamıştı..

"Ohh! Ne yapmış benim yakışıklım? Hı?" Bir yandan ağlamaması için konuşturuyor, bir yandan da hızlı olmaya çalışıyordum.. Kucağıma alıp boynuna öpücükler kondururken örtüyü işaret ettim.. "Serer misin şunu?" İkiletmeden dediğimi yaptı.. Tekrar yatırdığımda zıbınınıda açtım ve koku daha çok yayıldı.. Yüzümü ekşitmemek için zor dururken gülümsedim yine.. "Mis gibi mi kokuyormuş bu çocuk?" Ateş burnunu kapatırken kocaman açtığı gözleriyle bakıyordu bana..

SAUDADE (mabel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin