Bana birşey söyleyeceği için ona bakmak için doğruldum, ve yüzüne bakacak şekilde oturdum.
Yazarken heyecanlanmaya başladım ohm...
Gözlerimin içine bakıyordu, nefesi hızlanıyordu, o da heyecanlıydı ve sonunda konuştu;
D: Uyaya kalmasaydın şuan daha net olurdu ama...Seni kafamdan çıkaramıyorum..
Yavaşça kulağıma eğildi ve kulağıma fısıldayarak;
D: Seni seviyorum bebeğim.Dedi. Arasıra iltifat etsede duygularını açarken iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlanıyordu ama onla ilgilenmemi sağlayan özelliklerinden biriydi bu.
Kulağımdan çekildi ve yüzüme baktı, karşılığında birşey söylememi bekliyordu, bir iç çektim ve konuşmaya başladım.
I: Dabi...Bende seni seviyorum.
Dedim ve kollarımı yavaşça beline dolayarak, başımı göğüsüne koydum. Karşılık verdi ve kokusunu içine çekerek saçlarımı öptü. Geri çekildim, tekrar yaklaşarak dudaklarıma küçük bir buse kondurdu, dün gece ki gibi nazikti ama bu sefer dudaklarını kısa tuttu. Geri çekilince ona fırsat vermeden bu sefer ben onu öptüm ama onun ki kadar kısa değildi, gerçek bir öpüşmeydi. Ellerim ile yüzünü tutuyordum, kendimi ona yetişmek için yukarıya doğru dizlerimle kaldırmıştım, sanki kucağına oturuyormuş ama havaya kalkmış gibiydim, beni tutmak için sıcak elleriyle buz gibi belimi tutuyordu. Tekrar dudaklarımın yandığını hissettim. Geri çekildiğimde Dabi'nin yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Kucağında oturuyordum ama o kadar yakın değildi vücudumuz. Mutluydum, mutluydu.
Eve gitmek için beni kapıdan geçiriyordu,
D: Seni bırakabilirdim.
I: Hayır, tek başıma da gidebilirim.
D: Evde yalnızsın, eğer birşey olursa ara.
I: Ah, tamam komutanım.Çıkmadan önce sıkıca sarıldık, ona gülümseyerek;
I: Dün gece için teşekkür ederim.
D: Aslında benim sana teşekkür etmem gerekiyor, geldin ve birçok şeyi değiştirdin.
I: Eninde sonunda değişecekti.Dedim ve daireden ayrıldım.
Yolda yürürken kendi kendime gülümsüyordum, sonunda hislerimin farkındaydım. Genelde soft taraf ben oluyordum ama bana ayak uydurmaya çalışıyordu. Daha önce kendime onu sevdiğimi hiç söylemedim ama bunu o beni öpene kadar bende bilmiyordum. Daha ilk gördüğümde aklımda haftalarca kalan bir oğlan. Daha sonra yüzüm düştü çünkü onu kimseye anlatamazdım, bu aramızda kalmalıydı. Eğer öğrenilirse okulumdan bile atılabilirim, daha kötüsü asla bir kahraman olmamam. Herşey çok yeniydi şimdiden kafamı yormak istemiyordum, iç çektim. Bu konuyu Dabi ile tekrar görüştüğüm de konuşacağım.
Eve gittim ve direk suyun altına girdim, yüzümü suyun geldiği tarafa doğru çevirdim, yüzüme doğru akıyordu su. Kafamı eğdim bu sefer saçlarımdan aşağıya doğru sırtıma akıyordu, yüzümde ki gülümseme hala vardı, yanından ayrıldığımda ki şapşal gülümseme.
Duştan çıktım, üstümü giyindim, saçlarımı taradım. Nemli saçlarım sanki yağmurun altında kalmış gibi güzel gözüküyordu.
Biraz dinlenmek için yatağa yattım.
3 saat sonra:
Kapının çalması ile uyandım, kimse gelmeyecekti. Tedirgin ve uyku sersemi bir şekilde kapının deliğinden baktım, bu Dabi'ydi.
I: Hemen içeriye gel.
Hızla kolundan çekip içeri soktum, kapıyı kapattım.
D: Beni bu kadar özlediğini bilmiyordum.
I: Beni görmek istiyorsan beni aramalıydın.
D: Sorun ne ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dabi X Okuyucu
ChickLit𝘋: 𝘉𝘦𝘯𝘪 𝘴𝘢𝘢𝘵 4:47'𝘥𝘦𝘬𝘪 𝘨𝘪𝘣𝘪 𝘴𝘦𝘷𝘪𝘺𝘰𝘳 𝘮𝘶𝘴𝘶𝘯 𝘩𝘢𝘭𝘢? 𝘐: 𝘕𝘦? 𝘋: 𝘚𝘢𝘥𝘦𝘤𝘦 𝘤𝘦𝘷𝘢𝘱 𝘷𝘦𝘳 𝘣𝘦𝘣𝘦𝘨̆𝘪𝘮... İlk kitabım, beğeneceğinizi umuyorum. <3