Salona doğru kalçalarını kıvırarak yürüyen Rita'nın arkasından çatık kaşlarla bir süre baktım. "Eviniz çok güzelmiş!" dedi neşeyle, "Tablolar.. Sanırım hepsi Fabio'nun zevki?" Ses tonundaki imaya gözlerimi devirirken peşinden salona doğru ilerledim. Kendimi kibar olmaya zorluyordum, Rita bana açıkça hiçbir şey yapmamıştı ama Fabio'nun ondan zerre hoşlanmadığını biliyordum ve bunun sebebini anlayabiliyordum. Çantasını hemen yanına koyup, koltuğa rahatça oturup bacak bacak üzerine attı. Ona anlamsız bakışlar atıp, "Bir şey içmek ister misin?" diye sordum. Rita başını sallayarak, "Hayır canım. Zaten uzun süre kalmayacağım." dedi, "Lütfen, otur."
Bana kendi salonuma oturma izni verdiğin için teşekkürler, Rita.
Karşısındaki koltuğa oturdum. Rita'nın bakışları etrafta dolaşıyordu, suratında insanın sinirlerini bozan türden bir gülümseme vardı. Bir kadın aynı zamanda hem nasıl bu kadar güzel, hem de bu kadar tehlikeli gözükebilirdi? Gözlerini bana çevirdi, dudakları yapmacık bir samimiyetle büküldü, "Senden Ester için özür dilemek istedim." dedi, yumuşak bir sesle. "O gün masada söyledikleri gerçekten çok terbiyesizce şeylerdi." İçini çekti. "Ama ona da hak vermek lazım. Sonuçta... abin onun biricik oğlunu öldürdü." dedi normal bir sesle. Bu cümleyi duymaktan öylesine sıkılmıştım ki.
"Peki sen neden buradasın?" diye sordum. "Fausto senin kocan değil miydi? Senin de bana öfkeli olman gerekmiyor mu?"
Rita beni şaşırtarak kısa bir kahkaha attı. "Öfkeli olmak mı? Asıl size bir teşekkür borçluyum!" diye kaşlarını kaldırdı. "Fausto, hiçbir zaman Fabio gibi bir adam olmadı. Fabio eğlencelidir. Sağlam. Tutkulu. Karakterli. Kendi ayaklarının üzerinde durabilen, gerçek bir erkek." Fabio'dan bahsederken sesinde öyle bir tını vardı ki, sinirlerimi bozmuştu. "Fausto her zaman anneciğinin dizinin dibine sığınan ufak bir erkek çocuğu oldu, hiçbir zaman başa çıkamayacağı bir güce sahip olmak istedi." Dudaklarını hüzünlü bir hikaye anlatırmış gibi büktü, "Annesinin yanından ayrıldığında da başına neler geldiğini hepimiz gördük, değil mi?" Kıkırdayarak, "Ayrıca fahişeleriyle benimle geçirdiğinden daha çok vakit geçiriyordu." Kaşlarını oyunbaz bir tavırla kaldırdı, bir sır verecekmiş gibi öne eğildi, "Vitaleler sadakatleriyle bilinen insanlar değildir tatlım, bu yüzden benden sana bir tavsiye, dikkatli ol." Sonra güldü, "Gerçi artık bu önemli değil.." diye mırıldandı ağzının içinde.
"Rita, neden burada olduğunu bilmiyorum ama bence gitmelisin." dedim, sert bir sesle. İnsanların benimle küçük bir kızmışım gibi konuşmalarından bıkmıştım artık.
Şoka girmiş gibi, "Beni kovuyor musun yani?" diye söylendi. "Ailen sana hiç terbiye öğretmedi mi, canım?"
"Evimden. Derhal. Gitmeni. İstiyorum." dedim, sinirden damarlarımın şiştiğini hissederek. Benim aksime Rita tüm bu olanları çok komik buluyordu, bir kahkaha patlattı. "Zaten çok fazla kalmaya niyetim yoktu.. Sadece sana bir şey vermek istemiştim.."
Ben sabırsızca beklerken, çantasına uzandı ve içinden çıkardığı şeye şok içinde baktım. Bir silah. Rita, surat ifadesini hiç bozmadan elindeki silahın emniyetini indirdi ve doğruca bana yöneltti. Ne yapacağımı bilemeyerek oturduğum koltuktan kalktım, Rita da benimle birlikte kalktı; silah hala suratıma yöneltilmiş bir şekilde duruyordu. "Ne yapıyorsun sen?!" diye bağırdım korku içinde. Rita, omuzlarını silkip tatlı tatlı, "Seni öldüreceğim." dedi. "Kusura bakma, dediğim gibi, sana karşı bir kötü duygum yok ama..." Suratını buruşturdu, "Neden yalan söylüyorum ki? Aslında var. Fabio'nun seni becermesi hoşuma gitmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...