Sonraki günlerde, hayatımız büyük bir çıkmazın içine girmiş gibiydi.
Annesinin söylediği sözler aklımdan silinmediği gibi, bir türlü Fabio'ya öfke duymadan edemiyordum. Beni kandırdığını ilk öğrendiğim zamanlardan bile daha öfkeliydim sanki. Büyük ihtimalle annesinin buraya geldiğinden, bana ettiği sözlerden haberi bile yoktu ama bunun için onu suçlamadan edemiyordum. Fabio, tüm hayat çizgimi yerinden kaydırmıştı. Onunla tanışmadan önce nasıl kapalı bir dünyada yaşadığımı, abimin beni nasıl bir koruma çemberinin içine aldığını yeni fark ediyordum.. Belki de Bayan Vitale'nin sözlerinden bu kadar etkilenmemin asıl sebebi, hayatımda daha önce hiç kimsenin benimle bu şekilde konuşmamış olmasıydı. Fabio'dan önce çok... sakin bir hayatım vardı. Kimse benimle o şekilde konuşmaya, beni tehdit etmeye cesaret edemezlerdi bile. Herkes bana karşı samimi ve şefkatliydi. Belki de soyadımdan kaynaklanan sahte bir şefkatti, belki de sadece beni kudretli Antonio Del Piero'nun küçük kardeşi olarak gördükleri içindi ama...
Daha önce kimseyle kavga etmemiştim bile!
Kek malzemelerini kaba koyup, çırpıcıyı açtım; bir taraftan da hoparlörden son ses müzik dinliyordum. Saat sabahın sekiziydi, ama ben ses çıkarmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Tüm mahalleyi ayağa kaldırmak ister gibiydim. Şey, amacım tüm mahalle değildi. Sadece sinir bozucu kocam ayağa kalksın, bana yeterdi.
Yaklaşık on dakika sonra, dileğim yerine gelmişti. Fabio'nun ters bakışlarla merdivenden hızlıca indiğini gördüğümde kendimi tutamadan tatmin olmuş bir şekilde sırıttım, ama bakışları bana döndüğünde suratımdaki sırıtışı anında gizleyip yerine 'senden-nefret-ediyorum-seni-domuz' bakışlarımı yerleştirdim. Kek karışımını kaba dökerken, -sabahın köründe neden kek yapıyordum, bu konuda hiçbir fikrim yoktu- tam karşımda oturduğunu ve bana baktığının farkında değilmişim gibi davranmaya devam ettim. Fabio, çaresiz iç çekti ve kupaya kahve dökerken imalı bir sesle, "Sana da günaydın aşkım." dedi.
Homurdanarak yarım yamalak bir karşılık verdim. Kek kabını fırına atıp, tezgahta duran yarım kalmış kahvemi dudaklarıma götürdüm. Mutfakta derin ve gergin bir sessizlik hakimdi, ben gözlerimi yere dikmiştim ama Fabio'nun üzerimde dolanan bakışlarının farkındaydım. Sonunda bu sessizliği bozmaya karar verdi ve, "Bugün ne yapacaksın?" diye sordu. Ona tek kaşımı kaldırarak, 'ciddi misin ya?' bakışımı attım. Ters bakışlarıma rağmen, bugün benimle iletişim kuracağına inanarak uyanmış olacak ki, konuşmaya devam etti, "Ben şirkette olacağım. Ama eğer bir işin yoksa, akşama doğru bir şeyler yapabiliriz. Signoria'nın yakınlarına çok güzel bir restoran açıldığını duydum.."
Ona kısık gözlerle baktım, "Elbette gideriz." dedim yapmacık bir sesle, sonra dudaklarımı büzüp, "Yeni arkadaşlarında bize katılacaklar mı?" Bana bir süre anlamayarak baktı, ona dik dik bakıp, "Günlerdir dışarıda pusu kurmuş olan ve gittiğim her yerde dibimden ayrılmayan adamlarından bahsediyorum."
Duruşu bir anda dikleşti, çenesi gerginleşti. "Onlar bizi korumak için buradalar."
"Neden?" diye sordum, Fabio'nun daha önce hiç korumaya ihtiyacı olduğunu görmemiştim. Evlenmeden önce gittiğim her yerde Alfredo veya diğer adamların olmasına alışmıştım, ama Fabio'nun bir anda beliren bu koruma işi beni kuşkulandırmıştı. Nelere bulaşmıştı? Neden korunmaya ihtiyacımız vardı? "Daha önce korumaya ihtiyacın yoktu."
"Neden buna bu kadar takıldın?" diyerek sorumu savuşturdu, "Sen bir Del Piero'ydun ne de olsa, etrafında gezen korumalara alışkın olmalısın." İmalı ses tonuna karşın gözlerimi devirdim. "Ben artık küçük bir kız çocuğu değilim, madem karınım, madem bir Vitale'yim, öyleyse etrafımda ne döndüğümü bilmek benim hakkım!" dedim sert bir ses tonuyla, elimdeki kupayı sertçe tezgaha koydum. "Neyin peşindesin Fabio? Neden bir anda etrafım gözlerini üzerimden ayırmayan kocaman adamlarla çevrildi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...