"Bunu yapmak istediğine emin misin?"
Büyük bir dejavu yaşıyordum. Birkaç gün önce, Vitale malikanesinin önünde arabada durmuş Fabio bana endişeli gözlerle bakıp, ailesinin yanına gitmek konusunda kararlı olup olmadığımı merak ederken, şimdi Del Piero çiftliğinin büyük bahçesinde durmuş, aynı endişeli gözlerle ona bakan ve bu soruyu soran kişi bendim.
Fabio bana gülümseyerek baktı, endişemi rahatlatmaya çalışıyor gibiydi. Uzanıp yanağımı okşadı ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Rahatla, meleğim." dedi sakin bir sesle. "Merak etme. Her şey çok güzel olacak."
Ona emin olamayarak baktım. Evet, daha önce de ailemle yemek yemiştik ama o sırada aramız o kadar kötüydü ki, Fabio'nun nasıl hissedeceği pek de umurumda değildi. Şimdi her şeyi biliyordum ve onun kendisini zorunda hissetmesini istemiyordum. Her ne kadar zorunda olsak da. Bu yemeğe gelmeseydik abim öfkelenecek ve Fabio'ya daha da kin güdecekti. Emin olamayarak, Fabio'ya bir kez daha sordum, "Tommy de orada olacak... biliyorsun, değil mi?"
Fabio, "Biliyorum." diyerek homurdandı. Abimden nefret ediyordu, Tommy'den daha çok nefret ediyordu. Benim için Tommy Moretti üç çocuk babası, karısını çok seven, abimin en yakın arkadaşı olan, fakat birazcık da korkutucu bir adamdı. Fabio için ise büyüdüğü evini hiç düşünmeden bombalayan bir manyak. En son derin bir nefes aldım, Merve ve Yasemin'in sevgili kocalarını dizginleyeceklerini düşünerek, "Hadi, gidelim." dedim. Arabadan inip, el ele tutuştuk. Ailemin evine gidecek olmamızın tek iyi yanı, burada birbirimizden nefret ediyormuşuz gibi rol yapmak zorunda değildik. Aksine, abim Fabio'nun bana kötü davrandığını düşünürse hiç düşünmeden onun gözlerini oyardı. Yakın olmamız daha iyiydi.
Kapıyı güler yüzüyle Yasemin açtı. Neşeli bir sesle, "Ah, tam vaktinde! Hoş geldiniz!" diyerek bizi içeriye soktu. İlk önce bana sımsıkı sarıldıktan sonra geri çekildi ve samimi bir şekilde Fabio'ya da sarıldı. Bu, kocamın şok içinde donakalmasına sebep olmuştu. Abimin karısından gelen bu samimiyet göstergesine çok şaşırmıştı, Yasemin geri çekilip kocamın ona dikilmiş şaşkın gözlerini gördüğünde kıkırdadı, "Tanrım, bu kadar şaşırmış gözükme. Bunlara alışmalısın." Sıcak bir tebessümle, "Artık sen de bu ailenin bir üyesisin." Yasemin'in sözleri, sabahtan beri ilk defa içimin rahatlamasına ve mutlu olmama sebep olmuştu. Yasemin hiçbir zaman Fabio'ya karşı kötü davranmamıştı ama ilk defa ona bu kadar yakındı. Son konuşmamızda Fabio ile ne kadar mutlu olduğumu gerçekten anlamasını sağlamış olmalıydı. Tek dileğim, ailemin geri kalanının da Yasemin kadar güler yüzlü ve sevecen davranmalarıydı.
Yasemin'in peşinden, seslerin yükseldiği yemek odasına doğru ilerledik. Yasemin'in bu sırada bir eli kırmızı elbisesinin üzerinden hafif şişkin karnını tutuyor, hamileliğin onu ne kadar çok acıktırdığına dair gevezelik edip duruyordu. Ortada kocaman bir yemek masasının olduğu ve etrafının bir sürü insan ve çocukla kaplanmış olduğu odadan içeriye girdik ve o anda, hissettiğim tüm gerginliğe rağmen ailemin neşesi beni de gülümsetmişti. Abim ayakta, yanan şöminenin önünde kucağında Tommy ve Merve'nin oğlu Leo'yu tutuyordu ve gözlerinin içi gülerek bebekle konuşuyordu. Masanın bir tarafında Tommy ve Merve vardı, Leo'nun ikizi Hope bebek ise babasının kucağından minik elleriyle masanın üzerindekilere uzanmaya çalışıyordu. Fabri ve Marco, aralarına Enrico ve Tammy'yi almışlar, onlarla eğlenceli bir şekilde konuşuyorlardı. Tammy'nin hayran bakışları Fabri'nin üzerindeydi.
Biz içeriye girdiğimizde tüm sesler sustu.
Tüm gözler bize çevrilmişti, abim suratındaki gülümsemeyi düşürürken hala kucağında zıplayıp duran Leo'yu sabitlemeye çalışıyordu. Tommy, kucağındaki minik kızı annesinin kucağına vermiş, tartan gözlerle Fabio'ya bakıyordu. Marco ve Fabri, gergin bakışlarını üzerimizde tutuyorlardı. İlk tepki veren kişi abim oldu. Suratına tekrardan, az önceki kadar neşeli ve saf olmasa da bir gülümseme yerleştirdi ve yumuşak bir sesle, "Canım." diyerek yanımıza yaklaştı. Abimin tepki vermesi, sanki ortalığı biraz daha yumuşatmıştı. Kucağındaki bebekten ötürü bana sarılamayarak, sadece uzanıp alnımı öptü. Sonra yanımdaki Fabio'ya dönüp, sert bir baş selamı vererek, neredeyse dost canlısı diyebileceğim -neredeyse- bir sesle, "Hoş geldin." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...