FİNAL

45.1K 1.8K 330
                                    

Sesler.

Odada ve kafamın içinde bir sürü ses dönüp duruyordu. İnce sesler, daha kalın sesler. Sesler başımı öylesine ağrıtıyordu ki ağzımı açıp sessiz olmalarını söylemek istiyor ancak ağzımı hareket ettiremiyordum. Vücudum öylesine yorgundu ki, sanki günlerdir uyku uyumamıştım fakat vücudumun aksine beynim, günlerdir uykudaymışım gibi afallamış bir haldeydi. Birinin ismimi söylediğini duydum, "Flora?" dedi kalın sesli, tanımadığım bir erkek sesi. "Flora, beni duyabiliyor musun?"

Kafamı salladım. Ya da sallamaya çalıştım.

"Harika. Ben Doktor Gallo. Ne dediğimi anlayabiliyor musun?" Neden bir doktor vardı yanımda? Neredeydim ben?

Tekrardan başımı salladım.

"Pekala. Konuşabilecek durumda mısın, canım?" Bunu ben de merak ediyordum. "Bana bir kelime söyleyebilir misin?" Ağzımı araladım, fakat sanki o kadar uzun süredir konuşmuyordum ki, ne söyleyeceğimi de bilmiyordum. O sırada elimde bir baskı hissettim. Birisi elimi tutuyordu. Hayır, hayır, birisi değil.. Çok tanıdık bir tutuştu bu. Yorgun kalbimi attıran bir tutuştu. O büyük eli, biçimli parmakları tanıyordum.

"F.. Fa.." Konuşmaya çalıştım, o ismi söylemeliydim. O ismi söyleyebilmeliydim. "Fabio."

Yanıbaşımda birisinin nefesini tuttuğunu, sonra da görüş açıma girdiğini fark ettim. Görüşüm hala sisliydi, ama o yeşil gözleri tanıyamamam imkansızdı. Sevgilimin gözleriydi bunlar. "Aşkım!" dedi sevgiyle. "Flora... ah, Tanrıya şükür! Seni çok özledim... Seni çok özledim mia cara.." Beni neden özlediğini sormak istiyordum. Ben onu hiç bırakmamıştım ki.

Doktor tekrardan sözü devraldı, "Flora, şimdi sana bazı şeyler soracağım. Bana evet veya hayır diye cevap verebilir misin?"

"E-evet.." dedim kırık, kendime ait hissedemediğim pürüzlü bir sesle.

Sağ ayağımda gezinen parmakları hissettim, "Bunu hissedebiliyor musun?" diye sordu. "Evet." diyerek cevapladım. Diğer ayağıma geçti, sonra bacaklarıma yükseldi. Neler oluyordu? Bunları neden sorduğunu bilmiyordum. Bacaklarımı neden hissedemeyecektim? Doktorun soruları sırasında beni rahatlatan tek şey Fabio'nun elimi sımsıkı kavrayan eliydi. Doktor, gözlerime tuttuğu çubuğu bakışlarımla takip etmemi söyledikten sonra geriye çekildi. "Harika. Fiziksel bir problem var gibi gözükmüyor.." diye mırıldandı, "Peki, Flora, bana hangi tarihte olduğumuzu söyleyebilir misin? Tam olarak."

Nasıl aptalca bir soruydu bu?

"8 Şubat 2021." dedim zorlukla. Doktor, "Çok iyi." diye mırıldanarak geriye çekildi. Biraz sonra görüşüm tamamen yerine gelmişti. Artık odadaki her şeyi görebiliyordum.. Üzerimde bir sürü kablo vardı ve bir hasta yatağında yatıyordum ancak burasının bir hastane odası olmadığını rahatlıkla söyleyebilirdim. Bir hastane odası olmayacak kadar özenle döşenmişti, odanın neredeyse her tarafında güzel çiçekler vardı ve duvarda, tam karşımda Fabio ile benim fotoğrafım vardı. Fakat bizim odamızda olmadığıma da emindim.

"Ben... Çok.. tuhaf hissediyorum.." Kekeleyerek, ağırca konuşmam beni sinirlendirmişti. Başımı çevirip bir açıklama sunmasını umarak Fabio'ya baktım, gözlerini suratımdan bir an olsun bile çekmemişti. Bakışlarında çok tuhaf bir ifade vardı.. Büyük bir özlemle bakıyordu bana. Ama neden? Neler olmuştu? Ben onun yanından hiç ayrılmamışken, bana neden sanki yıllardır görüşmüyormuşuz gibi bakıyordu? "Fabio, neler oluyor?" diye sordum yorgunca. "Ner..neredeyim ben?"

ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin