"Elio?"
Fabio, şaşkınlık dolu bakışlarla önündeki adama baktı. Donato'nun kardeşi, Fabio'nun da küçük kuzeni olan ve uzun süredir görmediği adam karşısında dikiliyordu. Öfkeli ve coşkulu bakışlarla birlikte. Şaşkınca kaşlarını çattı, "Sen.. Flora'yı nereden tanıyorsun?" diye sordu ilk sorusunu.
"Aynı okuldayız. O benim arkadaşım. Sizi barda birlikteyken görmüştüm, ama seni şaşırtmamak için yanınıza gelmedim. Seni aşağılık herif! O zavallı kıza bu iğrenç oyunu nasıl oynayabilirsin? Hiç mi vicdanın yok?!" diye bağırdı, Fabio şaşkınlığından hızlıca sıyrılıp çenesini sıktı ve uzanıp Elio'nun kolunu tuttu, "Sus." dedi gergince. "Kes bağırmayı, çalışma odamda konuşacağız." Merdivenlere doğru gergin bir bakış attı, Elio hırsla kaşlarını çatıp, alaylı sesiyle, "O yukarıda değil mi? Bu yüzden bu kadar gerginsin." Adımlarını merdivenlere yöneltti, "Bu kadar. O zavallı kızla daha fazla oynamana izin vermiyorum, Flora her şeyi öğrenecek." Elio daha tam bir adım atamamışken Fabio onu kolundan tutup duvara iterek yapıştırdı ve kolunu adamın boynuna doğru bastırdı. Elio tamamen kapana kısılmış, adamın atikliğine ve gücüne inanamamış bir halde, şok içinde bakıyordu.
Fabio buz gibi bakışlarla baktı kuzenine. "Sakın." dedi bakışları gibi, donduran bir sesle. "Bir daha böyle bir şeye kalkışırsan, seni uyarmakla kalmam Elio. Seni mahvederim." Adamın tehdidi öyle gerçekçi ve göz korkutucuydu ki, Elio cevap bile veremedi. Her zaman sakin ve eğlenceli gördüğü Fabio'nun bu yönünü ilk defa görmüştü. Fabio'nun arkasından sakin ve sessiz adımlarla çalışma odasına ilerledi, adam kapıyı kilitleyip Elio'ya döndü, "Şimdi sakince anlat derdini.. Kim seni böyle azdırıp kapıma saldı?"
Elio gözlerini büyüttü. "Abim! Seni barda, bizim okuldan bir kızla gördüğümü söyledim ve Donato bana her şeyi anlattı. Nasıl böyle bir şey yapabilirsin? Kahrolası ailemizde güvenilir tek insanın sen olduğunu düşünürdüm, Fabio, ama sen.." Başını inanamazmış gibi iki yana salladı. "Flora bunu hak etmiyor. O.. o çok naif bir kız, böyle bir şekilde incinmeyi kaldıramaz. Fabio, lütfen, rahat bırak onu."
"Onu neden bu kadar önemsiyorsun?" Dişlerini sıktı, "Yoksa.."
Elio ona bayık bayık baktı, "Bir erkek arkadaşım var," dedi sertçe. "Aynı zamanda masum bir kızı senin gibi bir şeytanın pençesinden kurtarmak için ona aşık olmama gerek yok."
"Ben..." Fabio çenesini sıkıp, gözlerini yumdu ve derin nefesler aldı. "Ona hiçbir şey söylemeyeceksin, Elio."
"Bok söylemeyeceğim!" diye yükseldi genç adam. "Bilmesi lazım! Rahatça oturup onu mahvetmene izin veririm mi sandın? Kahrolası oyununda Flora'yı harcamana izin vermeyeceğim!"
"Accidenti!" Kahretsin, diye gürledi. "Ona hiçbir şey söylemeyeceksin çünkü ona aşığım!"
Elio şok içinde kalakaldı. Başını ağırca sallayarak, "Eğer bu da bir oyunsa.."
"Değil." Fabio gözlerini yorgunca yumdu, sonra açıp Elio'ya baktı. "Değil," dedi sesini yumuşatıp. "Olmaması gereken bir şeydi ama oldu. Ona aşığım Elio. Flora'yı seviyorum. Onun canını acıtmaktansa kendi kanımı akıtmayı tercih ederim ama bunun olmasını nasıl engellerim, bilmiyorum." Koltuğa çöktü. "Bitmiş durumdayım, dostum." dedi yorgun bir sesle. "Onu kaybedemem."
"Annen bunu biliyor mu?"
Fabio çocuğun sorusuyla güldü. "Sence?" dedi alayla, "Ona aşık olmam annem için fark etmez, hatta onu daha da öfkelendirir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...