Fabio ile geçirdiğimiz harika bir hafta sonunun ardından, eve dönerken kendimi kötü hissediyordum. Asık bir suratla, milkshake'imi yudumlayıp camdan dışarıyı seyrederken elimi Fabio elimi tutup, dikkatimi üzerine çekmişti. Elimi dudaklarına götürüp, dudaklarını elimin üzerine bastırarak öptü. "Suratını asma," dedi bana yumuşak yeşilleriyle bakarken. "Seni kaçırmam için beni tahrik ediyorsun." diyerek dalga geçti.
Omzumu silkerken, içimi çektim, "Üzgünüm." diye mırıldandım, "Bir bebek gibi mızmızlık yapmak istemiyorum ama..." Ama iki gün boyunca birlikteydik, abim aradığında birkaç kez gerilsem de, hiç birbirimizden ayrılmak zorunda kalmamıştık. Eve dönme sıkıntım yoktu, şimdi ise Fabio'dan uzak kalacak olmak canımı sıkıyordu. Onun kollarında uyumaya alışmıştım. Çiftliğe yönelen patikanın başında durduk, ayrılma vaktimiz gelmişti. Dayanamayarak uzandım ve dudaklarımı dudaklarına bastırdım, Fabio öpüşüme anında karşılık verdi, ensemden tutup dudaklarımı aralamamı sağladı ve öpüşmemizi ilerletti. Beni öpüşüne bayılıyordum. Onun her şeyine bayılıyordum.
İnleyerek biraz geri çekildi, "Eğer şimdi inip gitmezsen, bu arabadan inmene izin veremeyeceğim."
İçimi çektim, "Keşke vermesen.." diye mırıldandım ama gitmek zorundaydım. Geri çekilmeden önce, dudaklarına bir öpücük daha bıraktım, arabadan inmeden önce, "Görüşürüz!" dedim ve ağzımdan çıkanları engelleyemedim, "Seni seviyorum." Bir an donakaldım, o geceden beri bir daha hiç ona seni seviyorum dememiştim ve bu konu üzerine hiç konuşmamıştık. Elim kapı kolunda kalırken, dönüp Fabio'ya baktım ve gözlerindeki yumuşak, şefkatli bakışları görmek kendimi iyi hissetmemi sağladı. Gülümseyerek, uzanıp elimi tuttu ve dudaklarına götürdü ve elimi öptü. Bu konuda hiçbir şey söylememişti ama bu güzel, gizemli adamın gözlerindeki bakışla bana teşekkür ettiğinin farkındaydım. İlişkimiz, bana ifade ettiğinden daha azı değildi Fabio için. Bunu bilmek bile içimin rahatlamasını sağlıyordu. Artık ayrılmam gerekiyordu, sevgilimle güzel bir hafta sonu geçirdiğim için mutlu, daha fazlasına sahip olamadığım için buruktum.
İçimde, bir gün daha fazlasını yaşayacağımız ve ailemden saklamak zorunda olmayacağımız günlerin hayaliyle eve girdim...
***
"Bana bu şansı verdiğin için çok teşekkür ederim."
Okulun yakınlarındaki bir kafede, Jack ile buluşmuştuk. Onunla buluşmak konusunda hala tam olarak rahat olduğum söylenemezdi, amacı bana zarar vermek olmayabilirdi ama bir türlü pislik Mick'in bana yaptığını, Fabio olmasa az daha yapacağını ve Jack'in onun arkadaşı olduğu gerçeğini kafamdan silip atamıyordum. Şimdi ise kahverengi gözleri ve suratındaki umutlu gülümsemeyle bir yavru köpek gibi bakıyordu bana. Tüm bunlar olmasa, Jack benim rahatlıkla arkadaş olabileceğim birisiydi. Dağınık kahve saçları, beyaz teni, yumuşak bakan çikolata kahvesi gözleri ve gözlerini çevreleyen yuvarlak gözlükleriyle sizi her daim iyi hissettirecek insanlardan birisiydi. Karizmatik bir çocuktu, ama Fabio'nun gizemli ve tehlikeli çekiciliğine karşın, Jack'in kabul edilebilir, güven verici bir yakışıklılığı vardı. Onu Fabio ile kıyaslamamalıydım. O bir çocuktu.
"Bunu projeyi bitirip mezun olabilmek için yapıyorum." Sesim beklediğimden daha sert çıkmıştı, Jack'in suratı düşünce derin bir iç çektim. Madem bu işi kabul etmiştim, ona karşı daha anlayışlı olmalıydım. "Üzgünüm, ben.. Sadece bu konuları tekrardan konuşmayalım, olur mu?"
"Peki." dedi ve gülümsemeye çalıştı. Sonraki iki saat boyunca, başka bir şey konuşmadan proje üzerine yoğunlaşmıştık. Jack iyi bir çalışma arkadaşıydı, işi eşit yapma konusunda gayet yardımseverdi. Bu projeyi Bea ile yapıyor olsak, işin çoğunu yapan kişi ben olurdum. Sonunda tasarımın ana hatlarına karar verebildiğimizde, ikimiz de sandalyemize yaslanıp derin bir nefes aldık. Jack gülümsedi, "Profesör buna bayılacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...