"Hazır mısın?"
Aynanın karşısında dalgın bakışlarla kendimi seyrederken, arkamdan gelen sesle birlikte irkilerek arkamı döndüm ve birkaç adım ilerimde, siyah takım elbisesi ve dümdüz suratıyla dikilmekte olan abimi gördüm. Gözleri üzerimde dolanırken bir anlığına mavilerinin kısıldığını ve ifadesinin değiştiğini gördüm, ama hemen ardından suratına artık görmeye alışık olduğum düz ifadesini geçirdi. Gözlerinin ifadesizliği canımı acıtıyordu. Antonio bana normal bir zamanda asla bu şekilde bakmazdı. Normal bir zamanda.
Abimin gözlerine bakarken, yarım saat içinde evli bir kadın olacağımı hatırlayarak titrek bir nefes alıp verdim.
Fabio ile ilişkimizi açıklamamızın üzerinden neredeyse bir buçuk ay geçmişti. Bu bir buçuk ay abimi Fabio ile ne kadar çok evlenmek istediğime inandırmakla, onunla bu konu hakkında tartışmakla geçmişti. Tabi konuşmalarımız tartışmanın daha da ötesindeydi. Antonio her evlilik lafını duyduğunda şeytan çarpmış gibi oluyordu. Ona okulda son senem olduğunu, yakında okulumun biteceğini ve artık kendi kararlarımı kendim alabilecek yaşta olduğumu, Fabio'ya ne kadar aşık olduğumu söyleyip durmuştum.. Bu süreç boyunca birkaç defa Fabio ile yüz yüze gelmişlerdi, onlar her çalışma odasına kapanıp konuştuklarında elim kalbimde, içeriden bir silah sesinin yükselmemesi için dua ederek geçirmiştim. En sonunda kriz numaralarım, kendimi yere atmalarım sonucunu vermişti ve, buradaydık. Hala Antonio'nun nasıl olup da kabul ettiğini anlamasam da, evleniyordum. Sanırım onu Fabio'suz yaşayamayacağım gerçeğine inandırmıştım.
Eğer her şeyin bir oyun olduğunu öğrenmesem, hala Fabio'nun bana deliler gibi aşık olduğunu düşünsem bu evlilik beni mutlu edebilir, havalara uçmamı sağlayabilirdi. Ama artık nasıl bir yalanın içinde olduğumu çok iyi biliyordum. Bu evliliğin gerçekleşmesinin tek sebebi ailemi kurtarmaktı.
Abime doğru bir adım atarken, dudaklarım titreyerek, "Artık bana hep böyle mi bakacaksın?" diye sordum, "Artık beni hiç sevmeyecek misin?" Antonio bana bakarken kaşlarını çattı, mavilerinin içlerinin titreştiğini fark ettim. "Flora.." dedi şaşkınlıkla, "Artık seni sevmediğim için mi böyle davrandığımı düşünüyorsun? Stupida ragazza!" Seni aptal kız,
Bana doğru iki adım atıp kollarımı sımsıkı tuttu, "Bana bak!" dedi ciddi bir ses tonuyla. Başımı kaldırıp, dolu gözlerimle ona baktım. "Bu dünyadaki hiçbir şey ama hiçbir şey seni daha az sevmemi sağlayamaz. Seni sevmemem nasıl mümkün olabilir? Sen benim kanımsın. Sen benim ruhumsun." Bir elini kaldırıp yanağımı okşadı, "Bu aptal düğünün gerçekleşmesine izin veriyorsam tek sebebi seni bu kadar çok sevmem. Gözlerine bakıyorum ve gördüğüm şey canımı acıtsa bile, o herifi ne kadar çok sevdiğini görüyorum. Böyle bir sevgiden uzak kalmanın insanın canını nasıl acıtabileceğini biliyorum Flora," Gözleri bir anlık acıyla kısıldı, "Bu minik kardeşimi atmak istediğim bir ateş değil."
"Aynı zamanda onun da sana ne kadar değer verdiğini görebiliyorum." Dişlerinin arasından, sanki bu kelimeleri söylemek onun için çok zormuş gibi zorlukla mırıldandı, "Senin için bir kurşun yiyebilecekmiş gibi bakıyor sana." Mavi gözleri karardı, kollarımı biraz sıktı, "Kendi iyiliği için, sana öyle bakmaya devam etse iyi olur." dedi karanlık ve tehditvari bir sesle.
Dudaklarımın içini ısırdım. Demek Fabio beni kandırdığı gibi abimi de kandırmayı başarmıştı? Kalbimden yükselen aptal bir ses, abimin dediklerinin doğru olmasını o kadar istiyordu ki.. Onun gerçekten bana değer vermesi. Fabio bana yalnızca acıyordu. Kendi elleriyle oyuna soktuğu piyonunun zavallılığı onu üzmüş, artık bana zarar vermek istemediğine karar vermişti. Şu anda burada durmamızın da tek sebebi buydu. Ve bu canımı acıtmıyormuş gibi davranmak zorundaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...