Gözlerimi, sanki günlerdir uyuyormuşum gibi zorlukla araladım.
İlk fark ettiğim şey, tanıdık bir yatakta yatıyor olduğumdu. Kendi odamda değildim, Fabio'nun geniş yatağında, rahat yastıklarına gömülmüş haldeydim. Neden burada olduğumu idrak etmem bir süre aldı, son yaşadıklarımın anıları zihnime dolarken bir anda yerimden doğruldum, bu ani hareket başımın sızlamasına sebep olmuştu.
Gözlerim odadaki ışığa alıştığında, bakışlarımı kaldırdım ve Fabio'nun yatağın çarprazındaki koltukta oturuyor olduğunu gördüm. Hareket etmiyordu. Gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu. "Fabio?" diye mırıldandım, yeşil gözleri üzerimdeyken. "Yanıma gel."
Başta hareket etmedi. Sonra ağır bir şekilde koltuktan kalktı, yatağın kenarına oturdu. Anında kollarımı etrafına sarıp, başımı göğsüne yasladım. O da aynı şekilde kollarını bana dolayıp, beni kendisine çekti ve sımsıkı sarıldı. O iğrenç anları hatırlamak istemiyordum, ama hatırlıyordum ve bu bile Fabio'nun kolları arasında sarsılmama neden olmuştu. Sanki Mick'in iğrenç nefesini hala boynumda hissedebiliyordum.. Düşüncelerimin beni getirdiği nokta, Fabio'ya daha sıkı sığınmama sebep oldu.
"Buradayım bebeğim," Nefesini saçlarım arasında hissettim, parmakları enseme masaj yapıyordu. "Seni kimse kollarımdan alamaz."
Boynumda bir zincirin yabancı ağırlığını hissettiğimde geri çekilip kafamı eğdim ve göğüslerimin biraz yukarısında duran kolyeyi gördüm. "Bu.. bu ne?" derken uzanıp kolyeyi inceledim. İnce bir yuvarlağın üzerine nazik, minik taşlarla melek kanatları figürü eklenmişti. Kolyeyi çevirdiğimde, arkasında 'per il mio angelo' yazdığını gördüm. Meleğim için..
Gözüme dolan yaşlarla kafamı kaldırıp Fabio'ya baktım. Uzanıp alnımı öptü, "Bunu yaptırıyordum," dedi. "Sana özel bir şey olsun istedim. Flora, sen.." Gözlerini sanki konuşmak çok zor gelmiş gibi yumdu. "Bunu sana vermek için gelmiştim. Önce seni güzel bir akşam yemeğine götürecek, sonra da bunu boynuna takacaktım. Ama geldim ve seni öyle, yerde, nefes alamaz halde..." Çenesini sıktı. Yeşil gözlerinin akmayan yaşlarla dolu olduğunu görmek beni afallattı, onu tanıdığımdan bu yana ilk defa bu kadar çaresiz gözüküyordu Fabio. "Seni kaybedeceğim sandım. Flora, sevgilim, aklımı yitirecektim.." Duygu dolu bir sesle inledi, uzanıp dizlerine oturdum ve boynuna sımsıkı sarıldım. Kafasını boynuma yasladı.
"Orada olup, sana göz kulak olmam gerekiyordu."
"Fabio, yapma," dedim. "Kendini suçlama. Beni sakinleştiren, krizimi bitiren şey orada olmandı zaten. Seni gördüm ve o an güvende olduğumu anlayıp sakinleştim. Sevgilim, beni kurtardın sen."
Geri çekilip, biraz hiddetli gözlerle baktı bana. "Neden ilacın yanında değildi?" dedi azarlayarak, "Cazzo, Flora o kahrolası ilacın her daim ulaşabileceğin bir yerde olması gerekiyor!"
Başımı salladım, Fabio'nun tepkisi bana abimi hatırlatmış ve aklımdan, Antonio olanları asla öğrenmemeli, diye geçirmiştim. Yoksa beni iki yıl daha ev hapsine zorlardı. Ayrıca ona Mick'i nereden tanıdığımı ve Fabio'nun kim olduğunu da açıklamak zorunda kalırdım ki... şey, bunu hiçbirimiz istemezdik. "Uzun süredir kriz geçirmiyordum, artık geçti sanmıştım." diye kendimi savundum.
Fabio bana sertçe baktı, "Geçmediğini hep beraber görmüş olduk!" diye yapıştırdı. Sessiz kaldım, bu sertliğinin ve öfkesinin altında yatan asıl sebebin korkması olduğunu biliyordum. Tanrım, onu suçlayamazdım ki. Ben de Fabio'yu yere çökmüş, nefes alamaz halde görsem çılgına dönerdim..
![](https://img.wattpad.com/cover/177028332-288-k26826.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...