Fabio, Riccardo'nun telefonundan sonra kanı deli gibi aksa bile hiçbir şey olmamış gibi suratına normal bir ifade yerleştirip, kapıyı tıklatarak içeriyi Moretti ve Del Pieroların donattığı odanın içerisine girdi. Yasemin, suratında huzurlu bir tebessümle kollarının arasındaki minik oğlunu tutuyordu, Antonio karısıyla yeni doğmuş bebeğinin başında dikilmiş, bakışlarını onlardan ayırmıyordu. Fabio odaya girdiğinde Yasemin kafasını kaldırıp adama baktı ve endişeyle bakışlarını omzuna yöneltip, "İyi misin?" diye sordu.
Fabio, Flora'nın yanındaki yerini alıp kadını rahatlatmak isteyerek kafasını salladı, "İyiyim. Ufak bir yara sadece, büyütülecek bir şey değil." diyerek elini umursamazca salladı. Flora, adamın yarasını böyle küçümsemesi karşısında ona kızmış gibi kaşlarını çatıp baktı ama Fabio uzanıp elini tuttuğunda, elini anında sıktı.
Yasemin bakışlarını adamdan ayırmadan gülümsedi. Minnet dolu bir gülümsemeydi. "Teşekkür ederim." dedi duygu yüklü bir sesle. "Eğer sen orada olmasan..." Sesi kırıldı, titreyen dudaklarıyla tekrardan kucağında huzurla uyuyan oğlunu sımsıkı tuttu. Antonio, kadını rahatlatmak istercesine elini uzatıp kızıl saçlarını okşadı ve, "İyiyiz, rosso." diye mırıldandı. Fabio ise bu teşekkür karşısında kafasını sallamak dışında başka bir şey söylemedi, hatta suratı hafifçe kızarmıştı.
Fabrizio, ortamı yumuşatmak isteyerek alay dolu bir sesle, "Tanrım, Yasemin! Normal bir doğum yapmayı asla beceremeyeceksin, değil mi?!" diyerek gözlerini devirdi. Odadakiler bu şakayla gülerken, Yasemin şımarıkça dudaklarını öne uzatıp, "O benimle alakalı değil, çocuklarımın Del Piero genleriyle alakalı! Aksiyonsuz doğmaktan hoşlanmıyor bebeklerim, ben ne yapayım?" Elini karısının omzuna atmış olan Tommy, homurdanarak, "Tabii! Çünkü siz Aktaş kızları çok sakin varlıklarsınızdır!" diyerek imayla karısına laf soktu.
Merve gözlerini devirerek, "Hayatımıza siz girene kadar gayet sakindik, Bay Moretti!" diyerek lafına karşılık verdi. Çift arasındaki ufak laf sokma daha da ateşlenmeden, Antonio çatık kaşlarla karısına bakıp, "Bundan sonra sana tek başına dışarı çıkmak yasak." diye bir hüküm verdi. "Gerekirse seni zincirlere bağlayacağım." diye de tehdit savurdu.
Yasemin alt dudağını büzüp bebeği tutmayan eliyle kocasına uzandı ve adamın yanağını severek, yumuşacık bir sesle, "Ah, aşkım benim... gerçekten zincirlerin beni tutabileceğine inandın mı?" diyerek adamın ona ters ters bakmasını sağladı. Marco, "O haklı, abi. Yasemin'den bahsediyoruz. Zincirleri bükmenin bile bir yolunu bulabileceğine eminim." diyerek kadına arka çıktı. Yasemin ona dönüp öpücük attı, Marco eliyle hayali öpücüğü yakalarmış gibi yapıp çapkın bakışlarla kalbine götürdü. Bu sahneyi bozan küçük bey olmuştu. Emilio Fabio, -Fabio her nedense bebeğe her baktığında aptalca sırıtışını kimse göremesin diye dudaklarını birbirine bastırmak istiyordu, cidden bu minik şey, onun ismini mi almıştı?- küçük yumruklarını havaya kaldırıp küçük bedeninden beklenmeyecek kuvvetli ciğerleriyle ağlamaya başladı. Gözleri henüz açılmamıştı fakat dudakları ısrarla hareket ediyordu, karnı acıktığı belliydi.
Antonio dışındaki herkes, çifte yalnız kalmaları için vakit vermek ve Yasemin'in bebeğin karnını doyurması için dışarı çıktı. Kapı kapandıktan sonra Flora kocasına dönüp beline sarıldı ve kocaman gülümsedi, "Buna inanamıyorum!" dedi heyecan ve neşeyle. "Abim gerçekten oğluna senin adını mı verdi, yoksa bunların hepsi benim hayal ürünüm mü? Mio Dio! Fabio, sarıldı sana!" Flora hülyalı hülyalı gülümsedi, "Harika bir bebek ama, değil mi?"
Fabio gülümsedi, kızın neşeli sesiyle bir bülbül gibi şakımasını dinlemek o kadar keyifliydi ki.. üstelik aylar süren bir buhranın ardından. Burada kalıp sonsuza dek Flora'nın sesini dinlemek istiyordu ama ne yazık ki gitmesi lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN PENÇESİNDE (İTALYAN SERİSİ#3)
Romance22 yaşındaki Flora, Del Piero ailesinin en küçük kardeşi olarak el bebek gül bebek yetiştirilmiştir. Artık bu korumalı hayattan sıkılan genç kız, yalnızca bir geceliğine diğer herkes gibi çılgın ve genç olabilmek ister.. Bu masum eğlencenin bir şeyt...