Ne kadar mutlu olsam da içimde bir yerde o korku hep vardı, hani derler ya bir şeyler ne kadar iyi giderse ardından hep bir kötülük gelir diye bende öyle hissediyordum umarım böyle bir şey olmaz çünkü gerçekten birazda olsa mutlu kalmak istiyorum, bunu bana çok görmezler umarım.
Ellerim onun elindeyken her şey daha iyi bir hal alıyor. İlk hallerimizi hatırladığımda gülesim geliyordu sanırım gerçekten gülmüş olacağım ki
"Neden gülüyorsun"
"Hatırlasana ilk hallerimizi ne kadar kötüydü bir de şimdi bak"
"Peki genç bayan size şunu sormak istiyorum, Kırmızı gözlerin sahibi mi ? Islak toprak kokusunu aldığın gözlerin sahibi mi?"
"Seni artık iyi tanıyorum Moon ve senden korkmuyorum, yani ben senin gözlerine baktığımda kırmızıyken bile o ıslak toprak kokusunu alıyorum, ben seni artık her halinle kabullendim"
"Demek öyle, ama itiraf et kırmızı gözlü Moon'a daha çok düştün"
"Sen deli misin? Manyak gibi korkuyordum o gözlerden, evet düştüğüm bir şey var ama kırmızı gözlü Moon değil , senden korktuğumda bayılıp düştüğüm zemindi" ikimizde birden gülmeye başladık bu gerçekten komikti.
Artık resmen bir ilişkim vardı her şeyiyle dürüst, doğru bir ilişki, tamam doğru kısmı biraz abartı olabilir ama yine de sevince her şey doğruymuş gibi geliyor. Bu hallerime inanmakta güçlük çekiyordum ama ben değiştim o beni ve hayatımı değiştirdi, sıra bendeydi ben de onun hayatını değiştireceğim.
Eve vardığımıda kapıdan içeri girene kadar bekledi ben girdikten sonra oda gitti. Annemler uyumamıştı, hemen odama çıkıp üstümü değiştim ve yorgun olduğum için biraz dinlenmek istedim. Bu dinlenme annem odama girinceye kadar sürdü sadece.
"Kızım yemek yemedin bir şeyler ye, ne istersin ne yapayım sana"
Annemi görünce ona ne kadar minnettar olduğumu hatırladım. "Anne teşekkür ederim"
"Neden kızım"
"O gün , o odaya gelip beni evlat edindiğin için"
"Ne evlat edinmesi ben öyle bir şey bilmiyorum, sen hep benim kızımdın"
Her seferinde aynı cevabı verirdi bana, bunu söylemekten asla bıkmaz, o öyle söyler benim ise duygusallıktan gözlerim dolardı. Ve yine aynısı olmuştu.
"Glarey yapma kızım neden ağlıyorsun"
"Beni hastalıklarıma rağmen sevdiğiniz için teşekkür ederim anne"
"Aa deli kız konuşma şöyle ne oluyor sana" o an odama babam da girdi ve yanıma oturdu.
"Sen hasta değilsin yavrum kendine böyle şeyler söyleme, her insanın psikolojisi biraz bozuktur senin tek farkın bunu yansıtıyorsun içinde tutmuyorsun aslında yaptığın iyi bir şey, kendine bu kadar yüklenme"
Ağlarken birden tebessüm etmeye başladım "ne biçim anne babasınız siz kızınız her gün dışarı çıkıyor bir kere kızdığınızı görmedim"
"Aa bak bak az önce bizden iyisi yoktu, 5 yıl bu eve kendini hapsetmiş birisin kızım gençliğini bile yaşayamadın bari yaşlılığını dışarda yaşa" babamın bu söylediğine kahkaha atmaya başladım.
"Baba yaşlı mıyım ben"
"21 yaşına geldin yakında 22 olacaksın tam yaşlı olmasan da ona doğru yaklaşıyorsun 50 yaşında ki kadınlar bile senden daha sosyal"
"Anne, babama baksana bana neler diyor"
"Aa rahat bırak kızımı o ne zaman isterse o zaman çıkar" dedi ve annem bana sarılıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ KADERİ
FantasyHayattan bir beklentisi olmayan,yıllardır aynı hayatı yaşayan Glarey'nin hayatı bu sakinliği yüzünden alt üst olur. Yıllardır yaşadığı hayat ona mutluluk getirdiğini düşünürken ay'ın iki yüzü her şeyi değiştirir. Görmediği yaşamadığı her şeyi yaşaya...