" ben üzerine kalın bir şey getireyim"
" aslında hiç gerek yok ben şömine de ısınabilirim"
"hemen geliyorum" hiç tanımadığım birini eve almak ve onu salonda yalnız bırakmak evet biliyorum delilik ama güvendiğim bir şey var ki oda babam hakim annem ise savcı hırsızlık durumunda o kişiyi bulana kadar asla pes etmezler daha önce de yaşadık ve onlar evimize giren hırsıza öyle bir ceza verdiler ki hırsı girdiğine bin pişman oldu ama şöyle bir şey daha varki kız da hırsız tipi yok tabi bu işler tiple belli olmuyor ama hiç öyle bir şey yapabilceğini düşünmedim.
Odamdan siyah sevetimi alıp kıza verdim lavabonun yerini gösterdim gidip üstünü değiştirebilmesi için o çıkınca bende mutfağa geçip kahve yapmaya başladım arkama döndüğüm de üzerini değişip gelmişti bile " ne kadar hızlısın"
" evet öyleyim biraz" tuhaf bir şekilde gerçekten çok hızlıydı " siz burda mı yaşıyorsunuz"
" hayır sadece bi kaç haftalığına geldik kasabanın merkezinde oturuyoruz yeni taşındık, peki sen burda mı yaşıyorsun" cevap veriyordum ama çekingenliğim üstümdeydi, utanmaktan çok nasıl konuşacağımı bilmiyordum, ilk kez bi yabancıyla konuşuyordum, iç tanımadığım biri, umarım doğru yapabilirim.
" evet ben senelerdir burdayım"
" güzel bi kasaba gerçi gezme fırsatım olmadı fazla ama fazla soğuk, kasvetli seviyorum böyle havaları"
" evet bende severim"
İnsanlarla iletişimim kötüdür fakat o beni rahatlatıyordu konuşması bile öyle naif , kırılgan ki , hiç arkadaşı olmayan , nasıl iletişim kurmam gerektiğini bilemeyen ben bu kızla öyle rahat konuşuyordum ki
" özel değilse eğer bu akşam ne olu yani o yağmurun altında ne yapıyordun"
" be-ben..."
" anlatmak zorunda değilsin" birden kendimi geri çektim bu kadar sorgulamam doğru değildi sanırım.
" ben sadece aile konuları bilirsin ya işte"
" evet bilirim" aslında bilmiyorum ama biliyormuş gibi davrandım.
Şöminede biraz muhabbet ettik konu bulan hep Linda oldu ben hep susmayı tercih ettim
" kahveyi beğenmedin mi"
" hayır eminim çok güzeldir ama ben kahve seven biri değilim"
" anladım" kahve içmek isteyen kendiydi sevmiyorum dedi şimdi çok değişik "başka bir şey hazırlıyayım"
"Yok, ben kalksam iyi olur, kurudum zaten iyim"
içten bi gülümsemeyle güldü bana , bende tebessüm ederek " nasıl istersen" eli sweete gittiğinde " sende kalsın" birden kollarını boynuma doladı ve
" sana ne kadar teşekkür etsem az hayatımızı kurtardın"
"hayatımızı mı ?"
Kollarını benden çekerken " şey pardon yani hayatımı"
" rica ederim" dediği şeye anlam verememiştim
kapıya doğru yürüdük kapıdan çıkarken gözlerinde gördüğüm de neydi öyle
" senin gözlerine ne oldu"
gözlerini kırpıp " ne olmuş"
" rengi çok farklı içerdeyken böyle görünmüyorlardı şuan rengi sarı olmuş" gözlerimi kapatıp açtığında. " evet ben lens kullanıyorum değişik renk lensleri severim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ KADERİ
FantasiHayattan bir beklentisi olmayan,yıllardır aynı hayatı yaşayan Glarey'nin hayatı bu sakinliği yüzünden alt üst olur. Yıllardır yaşadığı hayat ona mutluluk getirdiğini düşünürken ay'ın iki yüzü her şeyi değiştirir. Görmediği yaşamadığı her şeyi yaşaya...