Öylece izliyordum gökyüzünü, bu bana tuttuğu ilk sözdü her şeyden çok bunun heyecanını yaşıyordum, bu hissi de sevmiştim, açtıkça farklı bir kutunun içinden oyuncak çıkar gibiydi hisler, her biri ayrı, her biri farklı şeyler hissettiren oyuncaklar gibi. Onlarla oynamanın heyecanı vardı içimde, bir sonraki oyuncağımı çok merak ediyordum.
"Nereye daldın" ona döndüm gözleri gözlerimdeydi öyle narin bakıyordu ki bana bakarken bile kırmak istemiyordu beni oda biliyordu bazı bakışlarının kırıcı olduğunu, bunu anlaması bile bir umuttu benim için.
"Gökyüzü çok güzel değil mi"
"Sen daha güzelsin desem sıradan mı olur"
"Ahahah evet bu çok sıradan olur" kahkalarımı durduramıyordum öyle tatlı görünüyorduki.
"Ne yani böyle gülmen için hep saçmalamam mı gerekiyor genç bayan"
"Hayır genç adam yanımda olman beni böyle güldürüyor"
"Çok hızlı bir değişim olmuş bu benden artık nefret ettiğini düşünüyordum"
"Etmiştim hemde çok ettim ama bu akşam Linda ve James i gördüm öyle çok kavga ediyorlardı ki ve düşünsene bugün öleceğimi bilsem sana nefret dolu ölecektim yada kavgalı gerek var mı buna birbirimizi üzmeye kırmaya gerek var mı ? Zaten geç bulmadık mı birbirimizi, aynı gökyüzünde kalabilmek için değil mi tüm çabamız. Ben sana dargın ölmek istemiyorum...asla istemem" elleri saçlarıma gitti ve okşamaya başladı saçlarımı ve göğsünün üstüne yasladı beni.
"Sana , bana...bize , bir şey olmayacak değil mi Moon"
Durdu cevap vermedi bir süre ,kafamı kaldırıp ona baktığım da " olmayacak Glarey" dedi acı bir gülümsemeyle. Gözlerimiz kenetlenmişti yine sonra birden bir şey oldu ve gözleri değişti aniden. Kırmızılık gidiyordu yavaşça ve yerini bir mavi ve kahverengi renkleri alıyordu , deniz ve toprağın birbirine karıştığı o koku geldi burnuma böyle oluşunu ilk kez görmüştüm bu değişim çok güzeldi. Sıcaklığını hissetmeye başladım sonra ve demir gibi bedeni yumuşamaya başlıyordu, donuk kalbi yeniden can buluyordu şu anda.
"bu çok güzeldi....tekrar ne zaman görebilirim"
"Bilmiyorum her zaman görebileceğin bir şey değil sanırım" birbirimize çok yakındık fısıltıyla konuşuyorduk, nefesi yüzüme değiyordu bu içinin titremesine neden oluyordu.
"Bu fısıltı beni deli ediyor Glarey"
"Beni de öyle....Moon"
"Efendim Glarey" gözlerim gözlerindeydi.
"Bana izin verir misin?" Buna şaşırmıştı ve gülümsediği an gülüşünden öptüm onu geri çekilmedim bu sefer sınırları aşan bendim.
İkimizde gülerken öpüyorduk birbirimizi bu anda her zaman yaşanabilecek bi şey değildi hepsinden özeldi. Elleriyle belimi kavradı, beni hala deli gibi öperken kucağına aldı. Bluzumun omuzlarını indirdi ve öpücükleri omuzlarımı okşuyordu.
"Seni bu haldeyken de sevmeyi çok istemiştim bir dileğim daha kabul oldu" Sonra yeniden dudaklarımı buldu dudakları, ellerinin içinde ki belimi hızlıca kende bastırdı, benim ellerim ise saçlarının içinde geziyordu o an hızlıca tişörtümü çıkardı bende aynı şeyi yaptım ve bu sefer ellerim çıplak sırtında geziyordu, beni ilk kez böyle görüyordu. Kucağından alıp yere yatırdı beni sırtımda hissettiğim kum tanelerinin sıcaklığı hoşuma gitmişti.
"Artık benden kaçamazsın" dedi arsızca gülerek.
"Ne o son sahnede miyiz başladığımız gibi mi bitiriyoruz filmi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ KADERİ
FantasyHayattan bir beklentisi olmayan,yıllardır aynı hayatı yaşayan Glarey'nin hayatı bu sakinliği yüzünden alt üst olur. Yıllardır yaşadığı hayat ona mutluluk getirdiğini düşünürken ay'ın iki yüzü her şeyi değiştirir. Görmediği yaşamadığı her şeyi yaşaya...