16. BÖLÜM

115 105 17
                                    

Gözümü açtığımda odamdaydım saat ise gece yarısını geçmişti kaç saattir uyuyordum ben. Mutfağa inip su içtim başım ağırdığı için ilaç aldım. Mutfağın balkon kapısında karartı görünce korkarak yerimden zıpladım gözlerime baktı ve dönüp gitti peşinden bende evden çıktım ormana doğru ilerliyordu bende arkasından gidiyorum Moon bu saatte benden ne istiyordu.

O önde bende onun arkasından gidiyordum aramızda bir metre vardı ormandaki ilk gecem geldi aklıma bu sefer sanki ben onu kovalıyormuşum gibi hissettim bir anlık onun yerine koydum kendimi benden korkup kaçan biri var onu öldüreceğimi düşünüyor benden öyle korkuyor ki beni her gördüğünde baygınlık geçiriyor korkudan titriyor. Bunun düşüncesi bile çok kötü ben böyle düşünüyorsam o neler düşünüyordur.

Durdu, ormanın tam ortasındaydık yanına gittim gözlerini görmek istiyordum bana baktı, o gözler yoktu kırmızı gözleriyle beni süzdü

"bana güveniyor musun" gözlerine baktım

"sana güveniyorum ama içindekine hayır"

"bana hep böyle dürüst ol" ve güzel bir sırıtışla "madem içimdekine güvenmiyorsun güvenini kazansam iyi olcak"

"neyden bahse..." beni sırtına aldığı gibi koşmaya başladı "sıkı tutun maymuncuk" gözlerim kapalı ellerimi bedenine bacaklarımı ise beline dolamıştım. Rüzgardan gözlerimi açamıyordum ama o kadar çok görmek istiyorum ki bu hızın nasıl olduğunu. O kadar hızlıydı ki ona yetişebilecek hiç bir canlı olamazdı o kadar güçlüydü ki onu yenmek imkansızdı.

Sırtından indiğimde göl kenarına gelmiştik dolunay bu gece suya yansıyordu yakamoz vardı göl üzerindeki kayıkları ışığıyla parlatıyordu. Moon göle doğru bir kaç adım attı gömleğini üstünde çıkardı ve göle daldı ne yaptığını anlamıyordum. Bir kaç dakika suyun altından çıkmadı, çıkmasını bekledim ama o hâla çıkmamıştı "Moon" suya doğru seslendim bir kaç kez ama yine ne ses vardı ne Moon, göle yakınlaştım "Moon nerdesin, Moon" daha yüksek sesle bağırdım artık korkmaya başlıyordum "Moon gittin mi naptın pislik, çık dışarı beni korkutamazsın"

Durdum bekledim çıkmasını bekledim gelmesini bekledim ben böyle hayal etmemiştim beraber göle gireriz yine o hissettiğim güzel duyguları hissederim , hissederiz diye düşünmüştüm niye böyle oldu.

Ben bekledim o gelmedi dayanamayıp göle girdim bir hışımla "Çıksana be hayvan" kendi kendime suyun içinde bağırmaya devam ediyordum gitmişti beni burda bırakıp gitmişti yine beni tek bırakmıştı. Artık buna katlanamıyorum sürekli birilerinin beni bırakıp gitmesi canımı yakıyordu ilk vazgeçilen neden hep ben oluyorum. "Moon Gray gidemezsin beni burda bırakamazsın çık şurdan duydun mu yeter her seferinde bırakıp gitmeyin beni böyle bırakmayın" ağlamaya başladım birde bunun için ağlıyordum. Sudan ağlayarak çıkmaya çalışıyordum. Göl kenarında oturmuş her zaman yaptığım şeyi yapıp ağlıyorum. Bu hep böyle olacaktı her zaman yalnız kalacaktım. "Neden madem her seferinde gideceksin neden her seferinde geliyorsun neden benim ışığım, kurtuluşum olacak gibi yaklaşıyorsun bana neden" gölün kenarında bağırarak ağlıyordum içim öyle acıyordu ki sakinleştiremiyordum bunu.

Bu durumdan öylesine sıkılmıştım ki gerçekten artık ağlamak istemiyordum birileri beni ağlarken görsün istemiyordum ben artık ağlamayacaktım ben artık kendimi harap etmeyecektim ben artık o kız olmayacaktım evet artık değişmenin zamanı gelmişti kendime gelmenin zamanı gelmişti ne olursa olsun kaçmayacak ve ağlamayacaktım artık. Birileri beni yalnız bırakıyor diye dert etmeyecektim o hastalıklı kız olmak istemiyordum artık ben. Kendime sözler vere vere eve vardım.

Evin mutfak kapısından girdim odama çıktım ve üstümü değiştirirken odama birden biri daldı.

"ne yapıyorsun sen çık burdan"

AY IŞIĞININ KADERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin