Bu soruyla karşılaşacağımı biliyordum bir gün.
" kimsin sen" bu soruyu ben bile bilmezken size ne diyebilirdim ki. Ben bile kendi içimde kim olduğuma dair bir savaş verirken size ne diyecektim. Hiç bir şey yine sadece susacaktım, susup cevapsız bırakacaktım herkezi. Ben buyum işte susmak ve korkmak."Kimsin sen Glarey"
"Sen kimsin Moon"
"Ben...benim senin ki gibi hüzünlü gözlerim yok"
"Benimde iki yüzüm yok"
"Ne demek bu şimdi"
"Moon zorlama beni"
Hiç bir şey demeden kalktı gitti yanımızdan sahilde yürümeye başladı. Evet bunu öğrenecek biliyorum, ruh hastası olduğumu öğrendiği gibi bunu da öğrenecekti. Ama bende onu tanımıyordum o kim bende bilmiyordum. Sakladığımdan değil acımasını istemiyorum kimsenin bu yüzden anlatmıyorum.
Ben kendime yeterince acıdım, onunda bana acıyıp herkesleşmesini istemiyorum. O herkes değil benim için o benim...o benim şehrimin ışığı.
Kumsalda güzel vakit geçirdik veleybol için ip çekmişlerdi ben oynamadım onları izledim, James ile Linda, Paul ile Sam olmuştu. Sam ve Paul çok kötü oynuyorlardı daha önce hiç oynamamışlar mıydı acaba. Tabi ki Linda ve James kazandı oyun bitince birbirlerine sarılıp tebrik ettiler o an bir elektrik oluştu aralarında. Daha sonra herkes bi yana çekildi bense deniz kenarına geçip oturup düşündüm. Çok mu sert davranmıştım ona, gereksiz miydi bu tavrım. Ayrıca alınacak biri değil neden bana alınmıştı ki. Yine kendi düşüncelerim arasında sıkışıp kalmıştım beni asla bırakmıyorlardı.
"Glarey yanımıza gelsene"
"Geliyorum Linda" Linda çekip aldı beni o düşüncelerden. Yanlarına giderken Moon çarptı gözüme, ilerde ana yolda birisiyle konuşuyordur yüzü ciddi bir haldeydi hatta telaşlı da diyebilirim. Kötü bir şey mi olmuştu acaba. Konuşması bitince yanınızda geldi.
"Benim bi işim var gitmeliyim"
"Nereye"
"Daha sonra anlatırım"
İçimde ki o kızı tekrar dışarı çıkardım ve tüm cesaretimi toplayıp "bende geleyim seninle"
"Glarey sen ne yapacaksın Moon'la"
"James sıkıldım biraz gezmek istiyorum ben"
"Evet evet git sende Glarey" Linda bana destek çıkmıştı. Moon ise hiç bir şey demeden yanımızdan ayrıldı bana hala tavırlıydı. Hemen ayağa kalkıp çantamı ve montumu alıp Moon'un peşine takıldım.
"Ne istiyorsun Glarey neden takıldın peşime"
Öyle bakıyordu ki bana yabancıymışım gibi sanki "tamam ben geri dönüyorum" bu tavrına canım sıkılmıştı ve beni istemediği gayet belliydi.
Lindaların yanına yürürken birden elimden tuttu beni ve peşinden sürüklemeye başladı "yürü"
"Tamam bırak ben gelmicek"
"Kızım ne bu trip mi"
"Sana soracaktım bende onu trip mi atıyorsun bana"
"Hayır ben öyle bir şey yapmam"
"Ee ne o zaman bu tavrın"
Durdu düşündü ve yalana baş vurdu " hiç...hiç bir şey yok" uzatmadan arabaya bindim ve yola çıktık.
"Nereye gidiyoruz"
"Mark'ın yanına"
"Neden bir şey mi oldu Mark amcaya" biraz telaşlanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞININ KADERİ
FantasíaHayattan bir beklentisi olmayan,yıllardır aynı hayatı yaşayan Glarey'nin hayatı bu sakinliği yüzünden alt üst olur. Yıllardır yaşadığı hayat ona mutluluk getirdiğini düşünürken ay'ın iki yüzü her şeyi değiştirir. Görmediği yaşamadığı her şeyi yaşaya...