JİSUNG
"Minho-hyung!!!"
Sesimi duyduğunda olduğu yerde kalakaldı, kaşının sinirle seğirdiğini görebiliyordum. Sinir olmuş bir yüz ifadesiyle bana döndü, "Ne?!"
Ona doğru yürürken gülümsedim, "Hm? Sinirli misin? Ama söz vermiştin—"
Sinirle ofladı ve bana samimiyetsiz bir gülümseme sundu, "Hayır, sinirlenmedim. Şimdi, ne istiyorsun? Hızlıca söyle lütfen."
"Hiçbir şey, sadece artık okulda yabancıymış gibi davranmayacağımız gerçeğine alışmaya çalışıyorum!" heyecanla cıvıldadım.
"Bak, sözleşmeyi iptal etmek için birlikte çalışacağımız konusunda anlaştığımızı biliyorum. Ama şey yapmasak olmaz mı... okulda birlikte görülmesek?"
Başımı iki yana salladım, "Olmaz!"
Yalvaran bir ses tonuyla, Han-ah!" dedi.
Ona dilimi çıkardım. "Ha-yır." dedikten sonra kolunu tuttum. "Hadi, okula birlikte gidelim."
"Hayır!"
"Evet!"
Ve böylece tek kolum omzuna sarılıyken, onu kampüsün içine sürüklemiştim. Şuan onu zorladığım apaçık ortadaydı ama kimin umrundaydı ki? Durumdan gerçekten zevk alıyordum.
İnsanların gözleri üstümüzdeydi, fısıldamaları duyulabiliyordu. Bu o filmlerdeki klişe sahne değil miydi? Vay be, bu tarz sahneler gerçek hayatta da oluyordu demek. Sırada ne vardı? Kızların bana zorbalık etmesi mi?
"Han-ah, sınıfım buralarda. Şimdi gitmeme izin verir misin, lütfen?" diye sordu.
Çevreye bakınarak "Hm? Nerede?" dedim. Öneride bulundum, "Seni sınıfına bırakacağım!"
"Hayır! Sadece— Kendim gideceğim!"
"Ah hadi ama, bu kadar utangaç bir çocuk olma tamam mı?" diyerek onunla uğraştım.
"Utanmıyorum! Sadece—"
"Jisung?" Tanıdık bir sesin bana seslendiğini duyduğumuzda durduk.
Kafalarımızı sesin geldiği tarafa çevirdik ve BX'in gözleriyle karşılaştık. "Gonnie hyung! Merhaba!" diyerek onu selamladım.
Önce bana, sonra Minho'ya baktı. "Siz... ikiniz yakınsınız sanırım?" benden ve Minho'dan bahsederek sordu.
Minho'dan bahsettiğini anladamadan önce şaşkınlıkla mırıldandım, "Hm?" Anladığımdaysa kendimi açıklamaya başladım. "Ah. Yani, bu sabah okula yürürken onunla biraz tesadüfen karşılaştık..."
Bana gülümsedi, "İyi o zaman! Daha fazla üst sınıflardan arkadaş yapıyorsun, değil mi?" dedi, saçımı okşadı ve karıştırdı.
Başımı salladım, "Teşekkür ederim, Hyung!"
"Minho'yu sınıfa bırakmak için mi buraya geldin?" diye sordu, sorusuna başımı salladım.
"Evet!"
"Tamam o zaman, sınıfına giderken sana eşlik edeceğim." diye önerdi.
"Gerçekten mi?" gözlerim anında parıl parıl olurken sordum.
Başını salladı ve "Mhm." diyerek beni cevapladı, elimi tutmak için uzandı.
Ellerimiz buluşacakken gülümsedi, "Tabii—"
"Gerek yok." Minho araya girdi, elim daha BX'in eline dokunamadan kolumu çekmişti. Kafamı şaşkınlıkla Minho'ya çevirdim ama o sadece BX'e şüphe verici bakışlar atıyordu. "Onu ben götüreceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fixed | Minsung
Fanfiction"Hayır." "Evet." "Hayır." "Evet." "Anne, lütfen! Hayır!" "Üzgünüm, Han Jisung. Ama karar verildi. Sen, çocuğum, Lee Minho ile evleniyorsun." Kitabın orijinali @strayyxstayy'e ait, ben sadece çevirdim.