Ç/n:Kitabı unutmuş olabilirsiniz o yüzden önceki bölümlere göz atmanızı öneririm. Ama kısaca her şey iyi giderken Jisung Minho'nun defterine bakıyordu ve araları bozuluyordu. Sonra Jisung onun için en yemeği yapıyordu(malzemeleri almak için BX ile alışverişe gidiyordu ve Minho onları görüyordu, o da barlara takılıyordu yazık xnwiznwkz) Barda da bir kızımız Minho'ya yavşıyordu ve Minho "Hoç noşonlom olmodo." diyordu.
Kısaca sizin için özetledim son bölümleri. İyi okumalar!
*
"Jiwoo, lütfen dinle beni-"
"Herhangi bir açıklamanı duymak istemiyorum, Ji. Hepsi senin suçun ne de olsa, açıklamaya gerek yok. Bana olan şeylerin sorumlusu sensin. Hepsi senin suçun!"
"Jiwoo, lütfen!"
"Senden nefret ediyorum Ji, senden gerçekten nefret ediyorum!"
"Hayır, lütfen bunu demeyi bırak!"
"Senden nefret ediyorum! Keşke seninle hiç tanışmasaydım! Keşke-"
"DUR!"
Kendine geldiğinde ellerini boylu boyunca saçının arasından geçirdi, "O rüyaları yine görmeye başladım..." diye mırıldandı.
Kafasını saate çevirdi, saat çoktan dokuz buçuk olmuştu. Salona gitti ama Minho'nun ayakkabılarını hiçbir yerde göremedi, ayrıca ev de sessizdi. Yaptığı yemek gittikçe soğuyordu ve Minho hâlâ evde değildi.
Jisung derin bir nefes aldı ve pencereden dışarıya göz attı, "Hava kararıyor, neden halen evde değil?"
Mutfağa döndü ve sandalyeye oturdu, kafasını masaya yasladı. Nasi goreng'e baktı ve onu hatırladı.
"Senden nefret ediyorum Ji, senden gerçekten nefret ediyorum."
"Jiwoo... Eğer burada olsaydın, gerçekten böyle der miydin merak ediyorum..."
"O rüyaları yeniden görmeye başladım. Jiwoo, sen benden gerçekten... nefret mi ediyorsun?"
O kelimeleri söyler söylemez Jisung'un gözünden minik bir gözyaşı firar etti. "Jiwoo öyle bir şey demezdi, değil mi? Onlar sadece rüyaydı... değil mi?"
Birkaç dakika sonra, bir arabanın evin önüne park ediş sesini duydu. Hızlıca yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında Changbin'i gördü, Minho'nun kolları ona sarılıydı.
"Oh? Sen Han-ah'sın~!"
Minho sarhoştu.
"Ona n-ne oldu?" diye sordu Jisung.
"Çok fazla içti, sanırım 5 veya 6 şişe?" dedi Changbin.
"Han-ah~"
Jisung Minho'nun boynundaki kırmızı lekeyi fark etti, "O-o şey mi... bir aşk ısırığı?"
Changbin derin bir nefes aldı, "Barda ona yaklaşan bir kız vardı, o yaptı."
Jisung, Changbin'in cevabıyla kalbinin paramparça olduğunu hissetti. "A-ah... bunu yapmasına izin verdi mi?"
"Şey... Mesele şu ki..." Changbin durumu açıklamak için en doğru kelimeleri arıyordu ama hiçbir şey bulamamıştı.
Jisung endişeli bir şekilde sordu, "Mesele ne?"
"Kıza geri basmasını çünkü nişanlısı olduğunu söyledim... ama daha önce hiç nişanlısının olmadığını söyledi."
Jisung hissettiği acıyı görmezden gelmeye çalıştı. Ağlayacak gibi hissediyordu ama kendini tuttu. "A-anlıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fixed | Minsung
Fanfiction"Hayır." "Evet." "Hayır." "Evet." "Anne, lütfen! Hayır!" "Üzgünüm, Han Jisung. Ama karar verildi. Sen, çocuğum, Lee Minho ile evleniyorsun." Kitabın orijinali @strayyxstayy'e ait, ben sadece çevirdim.