"Miyav~"
Kedisinin miyavlamasını duyan Minho kendisine geldi. Aşağıya baktığında Dori'nin pantolonunu tırmaladığını, yemek istediğini gördü. Tezgahtan kedi mamasını alırken "Ah pardon, Dori." diye mırıldandı, Dori'yi beslemeye yetecek kadarını eline döktü.
Derin bir nefes aldı, "Şu sıralar düşüncelerimin içinde kayboluyorum resmen."
Ansızın, telefonundan gelen bildirim sesini duydu. Kontrol ettiğinde mesajın, çocukluk arkadaşı Hwayoung'dan olduğunu gördü.
"Doğru ya, sınıf buluşmasını unutacaktım neredeyse."
Kıyafetlerini değiştirmek için odasına çıktı. Masadan bir tarak alıp saçlarını düzeltti. Son olarak, telefonunu yatağından aldı ve hazırdı.
Evden ayrılmadan önce çömelip kedisini okşadı. "Dori, ben gidiyorum. İyi bir kedi ol ve buzdolabıma saldırma, tamam mı?" demeyi ihmal etmemişti.
Gideceği yerin evine yakın olduğunu fark ettiğinde arabayla gitmek yerine yürümeye karar vermişti. Yaya geçidinde beklerken Hwayoung ile karşılaştı.
"Oh? Minho-ssi! Seninle burada karşılaşmak ne de hoş!"
"Hwayoung? Buralarda mı yaşıyorsun?" diye sordu.
Kadın başını salladı, "Evet! Ya sen? Zengin ailelerden olan birisini yaya geçidinde görmek garip."
Minho gözlerini devirdi, "Arabamı her zaman kullanmıyorum. Bazen sıkıntılı olabiliyor."
Hwayoung mırıldandı, "Değiştin."
"Ne demek istiyorsun?"
"Şey yani, ilkokul zamanlarında asosyal ve züppe birisi olduğunu hatırlıyorum. Ama geçen gün seninle buluştuğumda tamamen farklı birisi gibiydin."
"Öyle mi dersin?"
Başını salladı, "Evet, iyi bir açıdan değiştiğini söyleyebilirim. Eee? Değişmene ne sebep oldu? Hayatına birisi girip seni değiştirdi falan mı?"
Minho, Jisung'un yüzü aklına geldiğinde kıkırdadı, "Sanırım öyle diyebilirsin."
Kadının gözleri aydınlandı, "Ne?! Gerçekten mi?! Kim?! Düğününe beni de çağırmalısın."
"Şey, şöyle ki-"
Minho'nun elini tutup onu peşinden sürüklerken mırıldandı, "Ah, şimdi karşıdan karşıya geçmeliyiz." Karşıya geçtikleri an tekrar sordu, "Dediğin şeyi tekrarlayabilir misin?"
"B-boşver."
* * * * *
"Jeongin-ah, o cheesecake'i alamaz mısın bana gerçekten? Sonra parasını vereceğim söz veriyorum!"
Jeongin kahvesini yudumlarken iç çekti. "Hyung, söyledim ya sana. Cüzdanımı ofiste bıraktım. Başka bir zaman alırsın."
"Ama onu o kadar çok istiyorum ki~"
"O zaman Lilian'ı ara da paranı getirsin."
Sekretirinin ismini duyan Jisung'un tüyleri diken diken oldu. "O-olmaz, büyük ihtimalle bana kötü kötü bakar yine."
"Ya görüyor musun işte? Başka seçeneğimiz yok. Alamayız."
Jisung pes edercesine derin bir nefes aldı ve kafasını pencereye yasladı. Aniden, tanıdık birisini yaya geçidinden geçerken gördü. Minho'ydu. Geçen sefer onu gördüğü kızla birlikteydi. Aşırı tatlı bir sohbetin içerisinde gibiydiler ve bu görüntünün sadece kendisi, Jisung'un kalbini sızlatmaya yetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fixed | Minsung
Fanfiction"Hayır." "Evet." "Hayır." "Evet." "Anne, lütfen! Hayır!" "Üzgünüm, Han Jisung. Ama karar verildi. Sen, çocuğum, Lee Minho ile evleniyorsun." Kitabın orijinali @strayyxstayy'e ait, ben sadece çevirdim.