On İki

3.6K 464 598
                                        

Üçüncü Kişi Bakış Açısı

"Han Jisung!"

"Bekle! Neredeyse hazırım!"

Minho iç çekti, hayal kırıklığıyla avuç içini yüzüne vurdu. İkisi saat 7'de kalkmaya karar vermişti, böylece aile buluşması için önceden hazırlanabileceklerdi. Saat 7'de uyandılar ama Minho küçük olanın hazır olduğunu düşünürken o, uyandığından beri odasında Netflix'te bir şeyler izliyordu. Şimdi saat 11 olmuştu ve aileleriyle tam olarak 12'de yemek yiyeceklerdi ama hâlâ köşklerinden çıkmamışlardı.

Jisung odasından çıkar çıkmaz aceleyle merdivenlerden aşağıya koşuşturdu. Saçı hâlâ dağınıktı, minik bir kısmı yerinden fırlamıştı. Minho'nun gözlerine utangaç bir gülümsemeyle baktı ve "U-uh... gidelim o zaman?" diye sordu.

Fakat Minho küçüğün görünüşünden fazlasıyla rahatsız olmuştu. Derin bir nefes aldı ve saçını düzeltmek için Jisung'a yaklaştı, bu küçüğün utançla kızarmasına neden oldu. Geriye doğru bir adım atarken Jisung'un elini tuttu ve parmaklarını kenetledi.

"Gidelim hadi."

Birlikte arabalarına doğru gittiler ve şoförlerine aileleleriyle bulaşacakları restoranın ismini verdiler. Arabaya binerken bile elleri kenetliydi ama farklı yönlere bakıyorlardı. Jisung ellerine baktı ve kendine hakim olamadan daha fazla kızardı.

Dün olan şeyler hakkında ne düşüneceğini hâlâ bilemiyordu. Minho'nun hareketleri yüzünden uyuyamamıştı bile. Tam olarak öpüşmüş sayılmazlardı ama dudakları dokunmuştu ve o sahne, her saniye Jisung'un zihninde tekrar oynuyordu, elinden bir şey gelmiyordu.

Bundan bıktı ve bir şeyler izleyerek kafasını dağıtmaya çalıştı. Ancak izlediği dizi çok fazla sürükleyiciydi, uyandığından beri onları izleme sebebi buydu.

Kolundaki saate bakarak zamanı kontrol etti ve derin bir nefes aldı, "Tanrım, gerçekten geç kaldık."

Minho alaycı bir ses tonuyla "Bu kimin hatası acaba?" diyerek cevapladı onu, sesinden sinir akıyordu.

Jisung endişeli bir şekilde güldü, "Haha... Bilmem ki?"

Minho hızlıca Jisung'a döndü ve ona sert bir bakış attı. Küçük olan korktu ve başını aşağıya eğdi. "Ü-üzgünüm..."

Teslim olurcasına derin bir nefes verdi, "Boşver gitsin. Hâlâ yetişebiliriz."

* * * * *

Jisung'un annesi çifti görür görmez "Vay be! Tam zamanında geldiniz!" dedi.

"Ama zar zor yetiştik." dedi Minho.

"Ben-" Jisung konuşmaya çalıştı ama kelimeler ağzından çıkmıyordu, derin bir nefes aldı. Başını aşağıya doğru eğerken mırıldandı, "Özür dilerim."

Aniden, bir elin ritmik dokunuşlarla başını okşadığını hisseti. Bakışlarını yukarıya kaldırdığında Minho'nun ona gülümsediğini gördü. "Bunun için endişelenme, sevgilim."

Büyüğün ona seslenme şekli yüzünden küçüğün gözleri büyüdü ama sonrasında ailelerinin önünde rol yapmaları gerektiğini hatırladı, işe de yarıyor gibiydi. Tepkilerini görmek için ebeveynlerinin olduğu yöne baktı ve şok olmuş gibi durduklarını gördü.

Sadece rol yapıyor olsalar da, Jisung ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bakışlarını geri Minho'ya çevirdi, kalbini hızlandırmak için yeterli olan o sıcacık gülümsemesi yüzündeydi. Karşılık olarak ona bir gülümseme verip bakışlarını kaçırdı.

Bay Han kıkırdadı, "Peki o zaman, sanırım şimdi oturmalıyız."

"Evet. Ne de olsa hepimiz açız." Bay Lee ekledi.

Fixed | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin