"Hepsi senin suçun. Eğer senin için olmasaydı ben-"
"Hayır! Öyle deme Jiwoo! Ö-özür dilerim!"
"En başından seninle konuşmamalıydım. Benim için sadece zaman kaybıydın. Eğer en başından seni görmezden gelseydim, hayatım daha iyi olabilirdi!"
"B-bunu söyleme... Böyle olmasını istememiştim!"
"Her zaman sendin, Han Jisung. Her zaman sendin. Ama bir bak ne yaptığına. Hayatımı mahvettin!"
"HAYIR!" diye haykırdı, gözlerini açar açmaz nefes nefese kalmıştı.
Parmakları titriyordu, ter içinde kalmıştı ve kalbi çok hızlı atıyordu.
Gözyaşları yüzünden sicim gibi akarken hıçkırdı, "Hayır... Lütfen öyle deme..."
"Özür dilerim, Jiwoo..."
* * * * *
İkili yüzlerindeki endişe dolu ifadeyle ona baktı, arkadaşlarına yardımcı olmak için ne yapabileceklerini bilmiyorlardı.
Felix endişeli bir şekilde "Sungie, yine mi yemeyeceksin?" diye sordu.
Jisung sadece iç çekti ve yemek çubuklarını tepsiye bıraktı, "Hayır bu günlerde pek havamda değilim."
"Ama yemelisin. Çok azıcık olsa bile. Sağlığını böyle kötü etkileyemezsin, Han Jisung." dedi Seungmin.
Jisung sessizliğini korudu ve ifadesizce tepsisine bakmaya devam etti. Çubukları yeniden eline almıştı ama bir saniye sonra derin bir iç çekişle eski yerine bıraktı, "Ben... Gerçekten yapamam."
Sessizlik üçünü çevreledi. Felix ve Seungmin ellerinde olmadan arkadaşları için endişeleniyordu. O olayın üstünden bir hafta geçmişti ve o zamandan beri Jisung, düzgünce yemek yemiyordu.
"Hâlâ seninle konuşmuyor mu?"
Jisung yavaşça başını iki yana salladı, "Onu sadece kampüste görüyorum. Eve gittiğimizde kendini odasına kilitliyor. Sabahları kahvaltı masasını hazırlayıp ben uyanmadan evden çıkıyor."
"O zaman sana hâlâ önem veriyor."
Jisung gözlerini kapattı, "Ama bu benden nefret ettiği gerçeğini değiştirmez. Bir hafta oldu ve hâlâ benimle konuşmuyor."
Seungmin gözlerini Jisung'un üstünde gezdirdi, belirli bir konuyu açmak istiyor ama aynı zamanda kararsız kalıyor gibiydi. Derin bir nefes aldı ve sorusunu sormak için kendini hazırladı, "O konu hakkında konuşmak ister misin?"
Jisung başını yukarı kaldırdı ve tek kaşını kaldırarak "Ne konusu?" diye sordu.
"Öbür seçenek hakkında."
"Ah." Jisung mırıldandı, bir kez daha başını eğmişti. "O zaman hazır değildim..."
"Peki ya şimdi?" Felix sordu.
Başını iki yana salladı, "Bilmiyorum..."
"Minho'yla nişanlanmayı seçmene neden olan seçenek değil mi? Onu tanımadığın halde seçtiğin?" dedi Seungmin.
Jisung başını salladı, "İkinci seçeceğin daha kolay olduğunu biliyorum... ama sorun şu, ben buyum. Ve bunu şu anlık kaldıramam."
"Ji, ağlama! Yakında yeniden buluşacağız!"
"K-korkuyorum...
"Neden?"
"Ya bir gün beni unutursan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fixed | Minsung
Fanfiction"Hayır." "Evet." "Hayır." "Evet." "Anne, lütfen! Hayır!" "Üzgünüm, Han Jisung. Ama karar verildi. Sen, çocuğum, Lee Minho ile evleniyorsun." Kitabın orijinali @strayyxstayy'e ait, ben sadece çevirdim.