On Sekiz

2.9K 376 456
                                    

"Hyung, ben önden gidebilir miyim? Birkaç ödev için biraz araştırma yapacağım."

Cevap yok.

Minho sadece sessizdi, ve etrafa yaydığı enerji normalden de karanlıktı. Gün başladığından beri Jisung'la hiç konuşmamıştı. Sadece üstünkörü ona kahvaltı tabağını vermişti. Jisung endişelendi ama onu rahatsız etmemeye karar verdi.

"Hyung?" Jisung seslendi.

"Han-ah, dün odama mı girdin?" Minho kısık bir ses tonuyla sordu.

Jisung'un gözleri büyüdü, odasında gördüğü şeyi hatırladığında kalbi hızlanmaya başladı, "N-ne?"

Minho yumruğunu sıktı, "Dedim ki, dün odama mı girdin?"

"G-girmedim-"

Minho elini masaya vurdu, diğerinin ürkmesine neden olmuştu. Kafasını yavaşça kaldırıp Jisung'un gözlerine baktı. Jisung'un karşılaştığı gözlerse soğuktu, buz gibi bakışlar atıyordu.

"Yalan söyleme."

"Hyung, düşündüğün gibi değil-"

"Orada ne gördün?"

"Bunu yapmak istememiştim! Sadece..."

Minho alayla güldü, "Sana önceden söyledim, değil mi? O fotoğrafa asla dokunma diye."

"Hyung, ben-"

"Ama sadece o fotoğrafa dokunmakla kalmadın, ayrıca diğer eşyalarımı da karıştırdın."

"Açıklamama izin ver-"

"Böyle bir şey için önüme nasıl bir açıklama koyabilirsin?!" Minho bağırdı, bir kez daha elini masaya vurdu.

"Ü-üzgünüm! Eşyalarını karıştırmak istememiştim!"

Minho tekrar alayla güldü, "Üzgün müsün? Ve bunun yaptığın şeyi telafi etmek için yeterli olduğunu mu düşünüyorsun?"

"H-hayır! Öyle olmadığını biliyorum! Ama Hyung... benden saklamana gerek yoktu! Ben anlardım-"

"Hayır, anlamazdın! O şeyin benim için ne kadar önemli olduğunu anlamazsın! Lanet özelime girdin! Sana o fotoğrafı dokunmamanı söyledim ama yine de dokundun! Tanrı aşkına, Han Jisung, tek yapman gereken odamdan uzak durmaktı!"

"Anlıyorum! Hatta ben-"

"Saçma sapan bahanelerini kes, Han Jisung! Duymak istemiyorum! Benim hakkımda neyi anlıyorsun? Acı hakkında ne bilirsin ki sen?!"

Jisung, şu an önünde duran Minho'dan korkmuştu. Diğerinin hissettiği öfkeyi anlasa da, ağzından çıkan o acı dolu sözleri duymak istemezdi. "Hayır... öyle değil..."

Öyle değil, Hyung... Acıyı kesinlikle anlayabilirim, acı çekmenin nasıl bir şey olduğunu tamamen biliyorum.

"Hyung, ben-"

"Sana şunu söylememe izin ver, Han Jisung. Sadece birkaç aydır birlikteyiz. Bu yüzden benim çektiğim acıyı anladığını söyleme hakkın yok. Kahretsin, beni o kadar tanımıyorsun bile!"

Minho'nun sözleri Jisung'u tam kalbinden vurdu. Bunu hep biliyordu, Minho'yu yeterince bilmediğini ve daha fazla tanımak istediğini. Ama şimdi, Minho'nun kendisi bile ona söylemişti ve hayal edebileceğinden daha fazla acıtıyordu.

Minho sırtını Jisung'a döndü, "Unut bunu. Bütün bu şov işlerini bitirip bu kahrolası aptal anlaşmadan kurtulalım."

Jisung'un gözleri Minho'nun sözlerini duyduğunda şaşkınlıkla büyüdü, "N-ne demek istiyorsun?"

Fixed | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin