JİSUNG
"Kahvaltıda ne var?"
Arkasındaki varlığımı hisseder hissetmez irkildi, soluklanması için ona zaman tanıdım. Sonrasında tavadaki yumurtaları pişirmeye başladı. "Omlet."
"Aaah~ Omletlere bayılırım!" dedim heyecanla.
"Basit ama kahvaltı için ideal." diyerek düşüncesini belirtti.
"Ah, rica etsem benim omletimin üstüne ekstra peynir koyar mısın?" O tek kaşını kaldırıp bana dönerken ricada bulundum.
"Sana omlet yaptığımı kim söyledi?" diye sordu.
"Yah! Yapmalısın! Yapmazsan nasıl kahvaltı edeceğim?!"
Omuz silkti, "Sen hazırla?"
"Ama kendi gözlerinle gördün! Yemek yapamıyorum!"
Alayla güldü, "Yani kabul ettin, ha?"
"Evet ettim, şimdi bana omlet yap!" derken talepte bulundum.
"Hm... bilemedim. Karşılık olarak ne alacağım?"
"Ne— Bilmiyorum! Ne istiyorsun ki?"
"Bir öpücük."
"Tamam— bekle ne?!" Kafamın karıştığı belli olan bir ifadeyle ona baktım ama önündeki tavaya odaklandığından fark etmedi.
Gözlerimizi buluşturmak için bana döndü, dudaklarını yukarı kıvırarak sırıttı. "Bir öpücük."
Boğazımı temizledim ve bakışlarımı kaçırdım. "Benimle tekrar uğraşmayı düşünüyorsan bunun işe yaramayacağını bilmeni isterim." dedim ona.
Vücudunu bana doğru çevirdi ve kollarını çaprazlayarak tezgaha yaslandı. "Hayır, ciddiyim. Karşılık olarak bir öpücük alacağım."
Alayla güldüm, hâlâ dediği şeye inanmıyordum. "Tamam o zaman."
Sırıttı, birdenbire kolumu tuttu ve beni döndürerek pozisyonlarımızı değiştirdi. Ellerimi kendi elleriyle tutup tezgaha doğru bastırdı, yüzündeki sinir bozucu sırıtmayla gözlerimin tam içine derince baktı. "Bana ait olanı alacağım o zaman."
"N-ne?"
Parmağını çeneme yerleştirdi ve gözlerimizi buluşturmak için yukarı doğru baskı uyguladı. Yutkundum ve gözlerimi kapadım, dudaklarımızın birbirine dokunmasını bekledim.
Ama öyle bir şey asla gerçekleşmedi, gözlerimi açtığımda görebildiğim tek şey benden uzaklaşıp masaya yaslandığı ve kahkahalarla güldüğüydü. "Yüzünü görmeliydin!" dedi, gözyaşını silermiş gibi yaptı.
Yüzümün kızarmaya başladığını hissettim. Utançla başımı eğdim ve yumruğumu sıktım. Ona geri baktığımda sert bir bakış vermiştim, kısık sesle "Aptal herif." dedim.
Gülmeyi kesti ve gözlerime bakarken şaşkınlıkla göz kırptı, "B-bekle— gerçekten sinirlenmedin değil mi?"
Alayla güldüm, yavaşça ona doğru yürümeye başladım, "Beni kandırmaya..." bir adım geri attı, "Nasıl cüret edebilirsin?"
"H-Han-ah?"
"Hem de bu şekilde... SENİ OROSPU ÇOCUĞU!"
"Oha!" diyerek şaşkınlığını belirtti, aceleyle arkasını döndü ve kaçmaya başladı. Ben de arkasından onu kovalamaya başlamıştım.
"Buraya gel, seni aptal orospu çocuğu!" diye bağırdım.
Güldü, "Yakalayabilirsen artık!"
"Sen—!" Onu yakalayana kadar tüm gücümü kullanmış ve koşabildiğim kadar hızlı koşmuştum. Onu iterek yere düşmesini sağladım ve üstüne çıktım. Yumruğumu sıktım ve havaya kaldırdım, onu yumruklamaya hazırdım. Yumruğumu savurmak için tüm gücümü kullandım ama sol eliyle engelledi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fixed | Minsung
Fanfiction"Hayır." "Evet." "Hayır." "Evet." "Anne, lütfen! Hayır!" "Üzgünüm, Han Jisung. Ama karar verildi. Sen, çocuğum, Lee Minho ile evleniyorsun." Kitabın orijinali @strayyxstayy'e ait, ben sadece çevirdim.